Tam
EskidenYeniye
 

Susurluk olayı | Susurluk Raporu (Kutlu Savaş) | Susurluk Rap.(TBMM) | Susurluk Rap.(Sönmez Köksal)

SUSURLUK RAPORU - TBMM

I - BAŞLANGIÇ
II-KOMİSYONUN KURULUŞU
III-KOMİSYONUN SÜRESİ
IV-KOMİSYON ÇALIŞMALARI
V-İDDİALAR
VI. KAVRAMLAR VE KONUYLA İLGİLİ ÖNCEKİ MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYONU RAPORLARI
VII. İNCELEME BÖLÜMÜ
VIII.BİLGİSİNE BAŞVURULANLAR
IX. DEĞERLENDİRMELER
X. GENEL DEĞERLENDİRME
XI. ÖNERİLER

I-BAŞLANGIÇ

03.11.1996 tarihinde, Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip Bucak’a ait 06 AC 600 plaka sayılı Mercedes marka otomobil, Hüseyin Kocadağ sevk ve idaresinde Kuşadası’ndan hareketle İstanbul İline seyir halinde iken, Susurluk İlçesi Uçakyolu Mevkiinde, olay yerinin sol tarafındaki benzinlikten yola çıkan ve aynı istikamette seyir eden Hasan Gökçe sevk ve idaresindeki 20 RC 721 plaka sayılı kamyona saat 19:15 sıralarında sağ arka yan tarafından çarpmıştır. Aşırı hızla seyrettiği belirlenen 06 AC 600 plaka sayılı otomobilin, bu şekilde kamyona çarpması suretiyle meydana gelen trafik kazasında; Otomobil içerisinde ön sağ koltukta oturmakta olan Sedat Edip Bucak yaralanmış,arka koltuğunda oturmakta olan Mehmet Özbay sahte kimlikli kişi, Gonca Us isimli bayan ve otomobilin sürücüsü Hüseyin Kocadağ olay mahallinde ve hastanede ölmüşlerdir.

Bu kişilerden, Sedat Edip Bucak’ın Şanlıurfa Milletvekili, Hüseyin Kocadağ’ın İstanbul, Kemalettin Eröge Polis Okulu Müdürü, Gonca Us’un İzmir’de ikamet eden bir kişi ve Mehmet Özbay’ın bayan arkadaşı oldukları, Mehmet Özbay sahte kimlikli kişinin de Abdullah Çatlı olduklarının açıklanması ile birlikte, 9.10.1978 tarihinde ideolojik amaçlı 7 kişinin öldürülmesi olayında sanık konumunda bulunan Abdullah Çatlı’nın diğer 3 sanık ile birlikte gıyabi tevkifli (firarda) olmalarından dolayı dosyadan ayrılarak yeni bir esasa kaydedilerek adı geçenler hakkında yargılamanın devam etmesine ve gıyabi tutukluluk durumlarının devam etmesine 26.12.1995 tarihinde karar verilmiş olması,27.01.1977 tarihinde 6136 sayılı Kanuna muhalefet ve polise ateş etmek suçundan aranması, 11.7.1978 yılında Doç.Dr.Bedrettin Cömert’in öldürülmesi olayında fail olarak Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesince hakkında gıyabi tutuklama kararı verilmesi,Ankara İl’i Balgat semtinde (7) kişinin öldürülmesi olayının zanlısı olarak Ankara 4.Kolordu ve Sıkıyönetim Komutanlığınca aranması,1982 yılında uyuşturucu madde kaçakçılığı suçundan dolayı İsviçre’nin Zürih kentinde tutuklanması, 1984 yılında İsviçre’de ele geçen 250 gram eroin ile ilgili olarak İsviçre Bale-ville Savcılığınca hakkında gıyabi tevkif müzekkeresi düzenlenmesi,1984 yılında Fransanın Paris kentinde Hasan Kurtoğlu sahte kimlik ve pasaportla ve 455 gram eroin ile yakalanması üzerine 5 yıl 1 ay hapis cezası aldığı ve cezaevinde yatması, 1990 yılında cezaevinden firar ettiği İsviçre makamları ve İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranılmakta olduğu,1996 yılında Ömer Lütfi Topal’ın öldürüldüğü silahın üzerinde parmak izinin bulunması nedeniyle suç faili yada suça azmettiren konumunda değerlendirilebilmesi,gibi suçlardan sanık konumunda olan Abdullah Çatlı ile bir Milletvekili ve Emniyet Müdür Yardımcısının bir araçta ve bir arada bulunmalarına dayalı olarak, kamuoyu nezdinde oluşan; vatandaşı, temsil görevi alan porlementonun siyasetçi-polis-mafya üçgeni içindeki ilişkilerin ortaya çıkarılması için yapacağı çalışmalara ilişkin beklentilerin yoğun bir şekilde basın ve medya yoluyla dile getirilmesi ve Cumhuriyet Halk Partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisine gensoru önergesi vermesinden sonra İçişleri Bakanı Mehmet Ağar 8.11.l996 tarihinde İçişleri Bakanlığı görevinden istifa ederek ayrılmışlardır.

Bir yandan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek tarafından Cumhurbaşkanlığına sunulan dosyayı 8.11.1996 tarihinde, Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ın 12.11.1997 tarihinde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e yaptığı ziyaret sırasında sunduğu, 11.12.1996 tarihli mektubu, 13.11.1996 tarihinde incelenmek ve soruşturulmak üzere, Başbakan Necmettin Erbakan’a talimat olarak iletilmesi üzerine,

Başbakan Necmettin Erbakan Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığına 18.11.1996 tarihinde verdiği yazılı talimat ile Cumhurbaşkanımız tarafından kendilerine iletilen dosyalarda mevcut iddiaların incelenmesini gerekiyorsa soruşturulmasını istemiştir.

Bu talimat çerçevesinde Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkan Vekilinin Başkanlığında Başbakanlık, İçişleri ve Adalet Bakanlıkları Teftiş Kurulları Başkanları toplanarak yapılacak soruşturmanın nasıl yürütüleceği görüşülmüş,bunu takiben Başbakanlık Teftiş kurulu Başkan Vekilinin Başkanlığında, aynı Bakanlıklardan görevlendirilen Müfettişlerinin katılımı ile oluşturulan bir heyet vasıtasıyla iddiaya esas bütün konular inceleme tekniği ile her yönden irdelenip değerlendirilmiş ve 9.1.1997 tarihinde bitirilen rapor ve 11 klasörden oluşan ekleri Başbakanlık Makamına sunulmuştur.

10.1.1997 tarihinde rapor ve eklerinden bir takımının komisyonumuza gönderilmesini temin için yazı yazılmış, 6.3.1997 tarihinde rapor ve ekleri Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığınca komisyonumuza iletilmiştir.

Diğer taraftan Başbakanlığın 19.11.1996 tarih ve 1902/01236 sayılı talimatları ile MİT Müsteşarlığından Devlet içinde ve yasadışı örgütlenmeye gidilerek yasadışı eylemler yaptırıldığı iddiaları hakkında incelemeler yapılması istenilmiş,MİT Müsteşarlığının 9.12.1996 tarih ve 156/24745 sayılı yazısı ile incelemelerin alınan emir doğrultusunda sürdürülmekte olduğu,tekemmül ettirildiğinde sunulacağı Başbakanlığa bildirilmiş, 25.12.1996 tarih ve 156/24756-40757 sayılı yazı ile de incelemelerin sonucu Yasadışı Örgütlerin Devletle Olan Bağlantıları İle Susurlukta Meydana Gelen Kaza Olayının Arkasındaki İlişkilerin Aydınlığa Kavuşturulması Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Başkanlığına bildirilmiştir.

Diğer taraftan Cumhuriyet Halk Partisi Ankara Milletvekili Eşref ERDEM ve 23 arkadaşının, Demokratik Sol Parti İstanbul Milletvekili Mehmet Cevdet SELVİ ve 21 arkadaşının, Anavatan Partisi Batman Milletvekili Ataullah HAMİDİ ve 22 arkadaşının, Cumhuriyet Halk Partisi İçel Milletvekili Oya ARASLI ve 20 arkadaşının, Anavatan Partisi İstanbul Milletvekili Halit DUMANKAYA ve 23 arkadaşının verdikleri beş ayrı önerge ile;

“Yasa Dışı Suç Örgütlerinin Faaliyetleri ve Devletle Olan İlişkileri” konusunda bir Meclis Araştırması açılmasını arz ve talep etmişlerdir. (Ek:1-6)

II-KOMİSYONUN KURULUŞU

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 20. dönem yasama yılı, 16. birleşimi, 12.11.1996 Salı günü yapılan genel kurul toplantısında 472 karar sayılı kararı ile “Yasadışı Örgütlerin Devletle Olan Bağlantıları İle Susurluk’ta Meydana Gelen Kaza Olayının ve Arkasındaki İlişkilerin Aydınlığa Kavuşturulması Amacıyla Meclis Araştırılması yapılmasına, komisyonun 9 üyeden kurulmasına, komisyon süresinin Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Katip üye seçiminden itibaren üç ay olmasına ve gerektiğinde Ankara dışında da çalışabilmesine karar vermiş, bu karar 15.11.1996 tarih ve 22818 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır. (Ek:7)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 14.11.1996 tarih ve 10/89, 10/110, 10/124, 10/125, 10/126 sayılı yazıları ile Türkiye Büyük Millet Meclisi grubunda bulunan beş partiden komisyona verecekleri üyelerin sayısı kadar aday ismi bildirilmesi istenilmiş, bu talep üzerine Refah Partisinden Nevşehir Milletvekili Mehmet ELKATMIŞ, Karabük Milletvekili Hayrettin DİLEKCAN, Gaziantep Milletvekili Mehmet Bedri İNCETAHTACI, Doğruyol Partisinden Tekirdağ Milletvekili Nihan İLGÜN ve Van Milletvekili Mahmut YILBAŞ, Anavatan Partisinden Sinop Milletvekili Yaşar TOPÇU ve İzmir Milletvekili Metin ÖNEY, Demokratik Sol Partiden Aydın Milletvekili Sema PİSKİNSÜT, Cumhuriyet Halk Partisinden İçel Milletvekili D.Fikri SAĞLAR aday olarak gösterilmişlerdir.(Ek:8-12)

Genel Kurulun 26.11.1996 tarihli 22. birleşiminde alınan 475 sayılı karar ile de komisyon üyeliklerine aday gösterilenler, üye olarak seçilmişlerdir. Bu seçime ilişkin karar 30.11.1996 tarih ve 22833 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.(Ek:13-14)

26.11.1996 tarihli Komisyon üyelerinin kendi aralarında yaptıkları toplantı sonucunda Nevşehir Milletvekili Mehmet ELKATMIŞ Başkanlığa, Van Milletvekili Mahmut YILBAŞ Başkanvekilliğine, Gaziantep Milletvekili Mehmet Bedri İNCETAHTACI Sözcülüğe, İzmir Milletvekili Metin ÖNEY’de Katip üyeliğe seçilmişler, seçim sonucu 26.11.1996 tarih ve 1 sayılı karar ile Meclis Başkanlığına bildirilmiştir.(Ek:15)

Bunun üzerine komisyonumuz çalışmalarına fiilen başlamıştır.Bu çalışmalar cümlesinden olarak ilk önce önerge sahiplerinin dinlenmesine karar vererek çalışmalarını sürdürmüştür.Komisyonun kurulmasına esas olan önerge sahiplerinden:

-ANAP İstanbul Milletvekili Halit DUMANKAYA’nın Komisyonumuza verdiği 24.12.1996 tarihli ifadesinde özetle; “Anayol Hükümeti döneminde Söylemez Çetesinin üzerine gidildiğini, Söylemez Çetesinin üzerine gidilmesi sonucu, bir kamyon olayı ile Susurluk olayının meydana geldiğini, kendilerinin bunu bir araştırma önergesi olarak o günkü bilgileri çerçevesinde Meclis göndemine getirdiklerini”,

-DSP İstanbul Milletvekili M. Cevdet SELVİ’nin Komisyonumuza verdiği 24.12.1996 tarihli ifadesinde özetle; “ Kendisinin medyada yeralan haaberlerin ötesinde herhangi bir belgeye sahip olmasının mümkün olmadığını,

İstihbarat Teşkilatımız başta olmak üzere Emniyet Teşkilatında hepimizi üzen, rahatsız eden bir kavga, bir bölünme, birbirlerine girme, bir çıkar çatışmasının açıkça görüldüğünü, bunu MİT’in belgelerinin, her yeni çıkan, hatta kamuoyuna, basına sızdırılan belgelerin ortaya koyduğu,

Güneydoğu’da PKK terörüne karşı mücadelede aflar çıkarılarak, itirafçılar affedilerek olayın çözümü düşünüldüğü gibi, bunun daha dikkatli bir biçimde, bu çirkinliklerin örtülmesi için istemeden elini pisliğe bulaştıran, hakikaten şartlandırılmış, insanı öldürürken devlet adına öldürdüğünü zanneden; ama başkalarına hizmet eden insanların da varlığı düşünülerek, Meclis’teki, bu Komisyonun getireceği öneri ve yönlendirmenin çok önemli olduğunu, herkesin itiraf etmesi için; af gerekiyorsa af, ceza indirimi gerekiyorsa, ceza indirimi gibi yolların bu işlerin temizlenmesi bakımından yararlı olacağını sandığını,”

-CHP İçel Milletvekili ve Grup Başkanvekili Prof.Dr. Oya ARASLI’nın 26.12.1996 tarihli ifadesinde özetle; “Abdullah ÇATLI’nın Bahçelievler’deki TİP’li 7 kişinin öldürülmesi olayında sorumlu olduğunu herkesin bildiğini, Abdi İPEKÇİ’nin öldürülmesi olayında, AĞCA’nın kaçırılmasında, Papa suikastinde ve hatta Azerbaycan’daki darbe olayında katkısı bulunduğunu, haber ve iddialarının basında yeraldığını, Abdullah ÇATLI’nın Söylemez Kardeşlere karşı Sedat BUCAK’ı koruduğunu ve bu nedenle Alaattin ÇAKICI tarafından ölümle tehdit edildiği iddialarının ortaya atıldığını,

Bu tür hukuk dışı birlikteliklerin toplumda bu tür iddiaların, söylentilerin politikacıya güveni sarstığını, daha sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne güvensizliğe dönüşebildiğini bildiklerini,

Mafya, politikacı, polis işbirlikteliğinin yeni bir halkası olmasından kuşku duyduklarını ve bunun aydınlatılmasının toplum, politikacılar ve rejimin saygınlığı açısından sayısız yarar gördüklerini, hem zamanın İçişleri Bakanı hakkında bir gensoru önergesinin konusu haline getirdiklerini, hem de İçişleri Bakanının istifasıyla böyle bir olayın araştırılmasına son verilmesini önlemek amacıyla Meclis Araştırması önergesi verdiklerini”

belirtmek suretiyle önerge sahipleri olarak verdikleri önergelerinin gerekçelerini Komisyona açıklamışlardır. (Ek: 16-18)

III-KOMİSYONUN SÜRESİ

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 12.11.1996 Salı günü yaptığı 16. birleşiminde 472 karar sayılı yasadışı örgütlerin Devletle olan bağlantıları ile Susurluk’ta meydana gelen kaza olayının ve arkasındaki ilişkilerin aydınlığa kavuşturulması amacıyla Meclis Araştırması Komisyonu kurulmasına ilişkin kararı ile komisyonun çalışma süresi üç ay olarak belirlenmiştir.

Komisyonun 17.2.1997 tarih ve 5 sayılı kararı ile komisyon çalışma süresinin 3.3.1997 tarihinden itibaren bir ay süre ile uzatılması talep edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nun 20.2.1997 tarih ve 59. birleşiminde alınan 485 numaralı kararı ile komisyonun çalışma süresi 3.3.1997 tarihinden itibaren bir ay süre ile uzatılmıştır.(Ek:19)

IV-KOMİSYONUN ÇALIŞMALARI

10/89, 110, 124, 125, 126 Esas Sayılı “Yasadışı Örgütlerin Devletle Olan Bağlantıları İle Susurlukta Meydana Gelen Kaza Olayının ve Arkasındaki İlişkilerin Aydınlığa kavuşturulması Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, kuruluşunu takiben hemen çalışmalarına başlamıştır.Bu maksatla çeşitli Kurum ve Kuruluşlardan uzman istenilmesi kararlaştırılmıştır.

1-Komisyonda Uzman Görevlendirilmesi
Komisyon Başkanlığı Emniyet Genel Müdürlüğünden 20.12.1996 tarihinde Emniyet Müfettişleri listesini istemiş, 27.12.1996 tarihinde 66 kişilik liste gönderilmiştir. (Ek:20)

İçişleri Bakanlığından, 20.12.1996 tarihinde Mülkiye Müfettişlerinin listesi istenilmiş, 23.12.1996 tarihinde 20 kişilik liste gönderilmiştir.

Komisyon Başkanlığının 21.2.1997 tarihli yazısı ile Mülkiye Başmüfettişleri Refik Ali UÇARCI ve Sami BULUT ile, Emniyet Genel Müdürlüğü APK Uzmanı Ali GÖKÇİMEN’in geçici olarak komisyonda görevlendirilmeleri istenilmiş, 28.2.1997 ve 6.3.1997 tarihli Bakan onayları ile görevlendirilen Müfettişler 6.3.1997 tarihinde, APK Uzmanı 12.3.1997 tarihinde komisyon nezdinde çalışmalarına başlamışlardır.

Komisyon Başkanlığının 18.03.1997 tarih ve 294 sayılı yazısıyla 3 Mülkiye Müfettişi’nin Komisyonda görevlendirilmeleri İçişleri Bakanlığından istenilmiş, Mülkiye Başmüfettişlerinden Hüseyin YAVUZDEMİR, Mehmet DÖNMEZ ve Osman ACAR 19.03.1997 tarihinde Komisyon nezdinde çalışmalarına başlamışlardır. (Ek:21)

Komisyon Başkanlığının 24.3.1997 tarih ve 308 sayılı yazısı ile Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığından 2 müfettişin komisyon çalışmalarında görevlendirilmeleri istenilmiş, 24.3.1997 tarih ve 354 sayılı yazı ile Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığınca Başmüfettiş Mehmet Gürbüz ve Müfettiş Kenan Işık’ın görevlendirildikleri bildirilmiş, 24.3.1997 tarihinde sözkonusu müfettişler komisyon nezdinde çalışmalarına başlamışlardır.(Ek:22)

Komisyon Başkanlığımız 27.12.1996 tarih ve 87 sayılı yazısı ile Başbakanlık Hukuk Müşavirliği’nde sözleşmeli personel olup, Adıyaman Kahta Hakimi Dr.Akman AKYÜREK’in Komisyonda görevlendirilmesi talep edilmiş, Başbakanlığın 2.1.1997 tarih ve 315-1/097 sayılı yazısı ile ilgilinin komisyonda görevlendirilmesi uygun görülmüş, 3.1.1997 tarihinde komisyondaki görevine başlamış, 13.3.1997 tarihinde vermiş olduğu dilekçe ile Komisyondaki görevinden istifa ederek ayrılmıştır.(Ek:23)

Komisyon Başkanlığınca 6.2.1997 tarihli yazı ile Adalet Bakanlığından, iki Adalet Müfettişinin komisyon çalışmalarında görevlendirilmeleri istenilmiş, Adalet Bakanlığının 24.2.1997 tarihli yazısı ile 2802 sayılı kanunun 100. maddesi ve ilgili tüzüğün 10. maddesi gereğince Adalet Müfettişlerinin görevlendirilmesinin mümkün olamıyacağı Komisyon Başkanlığına bildirilmiştir. (Ek:24)

Komisyon Başkanlığınca 26.2.1997 tarihli yazı ile Adalet Bakanlığından, iki Tetkik Hakiminin komisyon çalışmalarında görevlendirilmeleri istenilmiş, Adalet Bakanlığının 3.3.1997 tarihli yazısıyla Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından komisyon talebinin uygun görülmediği Komisyon Başkanlığına bildirilmiştir. (Ek:25)

2- Ankara’daki Faaliyetler
A-Kurum ve Kuruluşlarla Yapılan Yazışmalar ve Talep Edilen Belgeler
Cumhurbaşkanlığı

Milli Güvenlik Genel Sekreterliği

KKTC Meclis Başkanlığı

KKTC Başbakanlığı

Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut YILMAZ,

CHP Genel Başkanlığı,

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu PERİNÇEK,

Başbakanlık ve Bağlı Kuruluşlar

Başbakanlık, MİT Müsteşarlığı, Teftiş Kurulu Başkanlığı, Hazine Müsteşarlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Ankara Tapu ve Kadastro Müdürlüğü,

Bakanlıklar

Adalet Bakanlığı,

Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü,İstanbul, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemeleri,Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi,Ankara, İstanbul, Muğla, Kırıkkale, Gaziantep,Elmadağ,Bakırköy, Sarıyer, Yüksekova, Siverek, Şişli Cumhuriyet Başsavcılıkları,

Dışişleri Bakanlığı,

Turizm Bakanlığı,

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı,

İçişleri Bakanlığı,

Teftiş Kurulu Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Olağanüstü Hal Bölge Valiliği,Bursa, Diyarbakır, Gaziantep, Van Valilikleri, , İstanbul, İzmir, Ankara, Gaziantep, Antalya, Bursa, Kocaeli, Sakarya, Diyarbakır, Mardin, Bingöl Emniyet Müdürlükleri, Bodrum İlçe Emniyet Müdürlüğü, İstanbul Nüfus Müdürlüğü Görele İlçe Nüfus Müdürlüğü

Genel Kurmay Başkanlığı,

İstanbul 1. Ordu Komutanlığı, İstanbul Merkez Komutanlığı

Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Başsavcılığı,

Radyo Televizyon Üst Kurulu Başkanlığı

Türk Hava Yolları

Botaş Genel Müdürlüğü

Türk Telekom Genel Müdürlüğü

Türkiye Genelinde 15 ayrı Banka Şubesi,

Star, HBB, Kanal 6, Flash, TGRT, Mesaj, ATV, Kanal D, Samanyolu, Show TV, Kanal 7, Kanal E, TRT Televizyonları,

Nokta, Aktüel, Tempo, Parlementodan Dergileri,

Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet, Akşam, Türkiye, Sabah, Yeni Şafak, Siyah Beyaz, Zaman, Turkish Daily News, Yeni Yüzyıl, Yeni Günaydın, Radikal, Son Havadis, Ahit, Bugün, Demokrasi, Dünya, Evrensel, Global, Gözcü, Gündüz, Hergün, Hürses, Milli Gazete, Ortadoğu ve Posta Gazeteleri, Genel Yayın Yönetmenleri, Genel Yayın Müdürleri ve Haber Müdürlerinden,

Önerge Sahiplerinden,

Komisyonun görev alanına ilişkin konularda yukarıda yazılı kurum ve kuruluşlardan ellerinde bulunan bilgi ve belgeler talep edilmiştir.(Ek:26)

B- Bilgisine Başvurulanlar
Anavatan Partisi Genel Başkanı A.Mesut YILMAZ, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu PERİNÇEK, Yeniden Doğuş Partisi Genel Başkanı Hasan Celal GÜZEL,

CHP İçel Milletvekili Oya ARASLI, DSP İstanbul Milletvekili M.Cevdet SELVİ, ANAP İstanbul Milletvekili Halit DUMANKAYA, ANAP Batman Milletvekili Ataullah HAMİDİ, CHP Ankara Milletvekili Eşref ERDEM, Bağımsız İstanbul Milletvekili Necdet MENZİR, ANAP Trabzon Milletvekili Eyüp AŞIK, Refah Partisi Van Milletvekili Mustafa BAYRAM, DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat BUCAK,

MİT Müsteşarı Sönmez KÖKSAL, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkan Vekili Osman Nuri ODUNCU, Jandarma Genel Komutanı Teoman KOMAN, Emniyet Genel Müdürü Alaattin YÜKSEL, MİT Daire Başkanı Mehmet EYMÜR, Özel Harekat Daire Başkan Vekili İbrahim ŞAHİN, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Emin ASLAN, Başkan Yardımcısı Hanife AVCI, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Bilgi ÜNAL, Emekli Orgeneral Necdet ÜRUĞ ve Burhanettin BİGALI, Hakkari Eski Milletvekili Esat CANAN, Korkut EKEN, Diyarbakır İl Jandarma Alay Komutanlığında Astsubay Ahmet ALTINTAŞ, Jandarma Assubay Başçavuş Hüseyin OĞUZ, İstanbul MİT Eski Bölge Başkanı Nuri GÜNDEŞ, MİT’ten emekli Metin GÜNYOL, Kanal D Haber Müdürü Tuncay ÖZKAN, Meral ÇATLI, Avukat Ekrem BARAKOĞLU, Habip ASLANTÜRK, Oral ÇELİK, Binbaşı Mehmet Emin YURDAKUL, Avşar KEDEROĞLU, Senar ER, Dündar KILIÇ, Hurşit HAN, Mehmet Hadi ÖZCAN, Ayhan ÇARKIN, Enver ULU, Ercan ERSOY, Mustafa ALTINOK, Oğuz YORULMAZ, Abdülkadir KIZILKAYA, Dilek ÖRNEK, Mehmet Sena SÖYLEMEZ, Sedat DEMİR, Deniz GÖKÇETİN

Komisyon nezdinde bilgilerine başvurulmak maksadı ile yazılı şekilde davet edilmişlerdir. (Ek:27)

Emekli Orgeneral Necdet URUĞ 1.3.1997 tarihinde yazılı olarak verdiği bilgi ile rahatsızlığından dolayı, (Ek:28)

Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkan Vekili Osman Nuri ODUNCU çağrıldığı tarihte görev dolayısı ile Ankara dışında olacağından, (Ek:29)

Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Teoman KOMAN’ın 23.01.1997 tarihinde bilgisine başvurulması için 20.01.1997 tarihli yazı ile kendisine davetiye gönderildiği ve aynı zamanda da basına açıklandığı;Bunun üzerine Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Teoman KOMAN’ın kendisinin ne sıfatla bilgi vereceğinin şifahi olarak dolaylı yollardan Komisyonumuza ilettiği,bunun üzerine Komisyonumuz kendilerinin eski Mit Müsteşarı sıfatıyla dinlenileceği hususunu faks ile kendilerine bildirilmiştir.

Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Teoman KOMAN’ın Komisyon olarak davet edilmesine ragğmen kendisi usul ve teamüllere aykırı olarak 22.01.1997 gün ve 17816 sayılı “ Kişiye Özel “ yazı göndermiştir.Bu yazıda özetle: “ Günlerden beri bazı basın organlarında konu ile ilgili yayınlar yapıldığını,zabıtların yayınlandığını;Meselenin haber dışında adeta Temaşa Olayı haline getirildiğini.Olayların gidişinden kolayca anlaşılacağı üzere maksatlı olarak veya şuurlu olmayan bir biçimde Meclis Araştırma Komisyonu ve davet ettiği kişiler arasındaki münasebetin Yüce Meclis ile Silahlı Kuvvetler arasında bir KUDRET GÖSTERİSİ haline dönüştürülerek saptırılmak istendiği hissedilmektedir.

Ancak Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu 3,7,13,27 ve 29.cu maddelerine göre Mit Müsteşarlarının (Emekli dahi olsalar) Cumhurbaşkanı,Başbakan,Genel Kurmay başkanı ve Millî Güvenlik Kurulu dışında bilgi vermelerinin mümkün olmadığını aksine davranışın suç olduğunu.Kaldı ki kendi görev süresinin 29 Ağustos 1988 - 127 Ağustos 1992 arasında olduğunu,soruşturmaya konu cinayetler,kaçırmalar gibi diğer olayların ise 1992 yılından sonra vuku bulduğunu belirtmiştir.Şayet Müsteşarlık dönemine ait bilinen müşahhas olaylar mevcut ise sorulduğunda bunlara yazılı olarak cevap verileceğini.

Mit’in görevi sadece istihbarat sağlamak olup,bunun dışında operasyon yapmakla görevli olmadığını ve esasen Komisyona gelmesi gereken gün Gölcük’te askeri tatbikatta bulunacağı “ belirtilerek Komisyonumuzun davetine icabet etmemiştir.(Ek:30)

Refah Partisi Van Milletvekili Mustafa Bayram aile büyüklerinin ölümü sonrası Van’a gitmek zorunda olduğundan çağrıldığı tarihte toplantıda bulunamayacağını yeniden çağrılırsa ifade verebileceğini 28.1.1997 tarihli yazısında belirtmiş, komisyonca yeniden çağırılamadığından, (Ek:31)

Komisyon tarafından dinlenilememişlerdir.

Eski Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın bizzat Komisyon Başkanlığına şifaen başvurarak “ Şırnak’ta kendisinin öldürülmek istenmesi haberinin “ araştırılmasını istemiştir.

Türk Hava Yolları Pilotları Cemiyeti Başkanı Sayın Erkan PÖTÜKEN 4.3.1997 tarihli müracaatıyla,

Devlet ve Çalışma eski Bakanı Sayın Ziya HALİS, Gebze cezaevinde bulunan Tekin GEMER’in kendisi hakkında basında çıkan sözleri sebebi ile komisyona yaptığı 19.2.1997 tarihli müracaatıyla

Erzincan eski Senatörü Niyazi ÜNSAL’ın 15.1.1997, 3.2.1997, 19.2.1997 ve 25.2.1997 tarihli dört ayrı müracaatıyla,

18. ve 19 Dönem Diyarbakır Milletvekili Mahmut ALINAK’ın 26.1.1997 tarihli müracaatıyla,

19. Dönem Malatya Milletvekili Mustafa YILMAZ’ın 4.3.1997 tarihli müracaatıyla,

Komisyon Tarafından dinlenmelerini talep etmişlerdir. (Ek:32)

Komisyon Başkanlığınca komisyonun çalışma süresinin çok daralması ve sürenin çok az kalmasından dolayı ve sonuç raporunun düzenlenmesi aşamasına gelindiğinden daha fazla sayıda kişinin dinlenebilmesi mümkün olamamıştır.Komisyon tarafından alınan bir karar ile de Güneydoğu Bölgesinde yapılacak çalışmalar bu nedenle iptal edilmiştir.

Anavatan Partisi İzmir Milletvekili Işın ÇELEBİ 26.2.1997 tarihli müraacatı ile,

Komisyonun yaptığı incelemeler konusunda bir ara rapor vermesini talep etmiştir. (Ek:33)

İstanbul Barosu Başkanı Avukat Yücel SAYMAN tarafından Komisyon Başkanlığına sunulan İstanbul Barosu bünyesinde oluşturulan çalışma gurubunca hazırlanan raporda, yeni bir iddiada bulunmaktan ziyade araştırmanın nasıl yapılması, özellikle neleri kapsaması hususunda;

Meclis İçtüzüğünün 105 nci maddesinin son fıkrasında yer alan Devlet sırları ve ticari sırlar konusundaki sınırlamanın kaldırılması, son yıllarda meydana gelen ve basında dile getirilen tüm olayların açıklığa kavuşturulması, mevzuattan gelen sınırlamaların aşılması, Türkiye’den geçen uyuşturucu trafiğinin önlenmesi için gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı hususlarının araştırmanın sonucunda belirlenmesi konusunda,

Komisyona genel anlamda öneri ve temennilerde bulunulmuştur. (Ek:34)

Diyarbakır Eski Milletvekili Dr.Tarık Ziya Ekinci; Komisyona gönderdiği 1.01.1997 tarihli dilekçesinde; 24 Şubat 1994 tarihinde faili meçhul bir cinayete kurban giden kardeşi Avukat Yusuf Ekinci’nin öldürülmesi ile ilgili bazı şüphe ve düşüncelerini ifade ederek; “Hukuk devletini yaşatmak, meşruiyetini korumak ve devleti suç işleyen bir kurum olma töhmetinden kurtarmak başta TBMM olmak üzere sivil, asker tüm devlet yetkililerine mevdu bir görevdir. Bu görevin ifasında ilk girişimleri TBMM Susurluk Olaylarını Araştırma Komisyonu başlatmış bulunmaktadır. Toplumun gözü TBMM’nin üzerindedir. Yüce Meclis bu görevin üstesinden gelmek mecburiyetindedir.” şeklinde temennide bulunmuştur. (Ek:35)

Yeniden Doğuş Partisi Genel Başkanı Sayın Hasan Celal Güzel 18.02.1997 tarihinde Komisyona bir yazı göndererek “ 17.2.1997 tarihinde Komisyona verdiği ifadesinin bir kısmının gerçeklere aykırı olarak bir kısmının da saptırılarak basına sızdırıldığını ve bundan üzüntü duyduğunu, görüşlerini üç ayrı çerçevede belirttiğini, bunları bizzat kesin bilgi sahibi olduğu hususlar, kesin bilgi sahibi olmayıp intibaları ve mevcut sistemdeki yanlışlıklar ve alınması gereken tedbirler şeklinde anlattığını, Komisyonda verilen iddiaların ve tutanakların gizliliğinin çok önemli olduğu için bu nevi sızdırmaların kendisini müşkül duruma düşürmesinden ziyade Devlete ve Millete zarar vermesinden endişe ettiğini, bu itibarla ifadesinin ve tutanaklarının gizliliğe riayet edilerek muhafazasını temenni ettiğini “ belirtmiştir. (Ek:36)

Komisyon Başkanlığının 03.02.1997 tarih ve 202 sayılı yazısıyla sorulan hususlara Türk Telekom Genel Müdürlüğünden istenen bilgilerin verilmediği için kanuna aykırı davranışa giren ve bu suretle komisyonun görev yapmasını engelleyen idarenin yetkilileri hakkında gerekli cezai kovuşturmanın açılması Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından, 06.01.1997 tarih ve 103 sayılı Komisyon Başkanlığı yazısı ile talep edilmiş, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 25.02.1997 tarih ve Hz.1997/10691 sayılı kararı ile Genel Müdürlük sorumluları hakkında mahkemeye sevklerine yeter delil bulunamadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verilmiştir.

Diğer taraftan aynı husus 3.2.1997 tarih ve 201 sayılı yazı ile Ulaştırma Bakanlığına iletilerek, Türk Telekom Genel Müdürlüğündeki sorumlular hakkında idari soruşturma açılması talebinde bulunulmuş,henüz Ulaştırma Bakanlığından Komisyonumuza bir cevap ulaşmamıştır. (Ek:37)

3- Ankara Dışındaki Faaliyetler
Komisyonun 19.2.1997 tarih ve 6 sayılı kararıyla 27.2.1997 - 3.3.1997 tarihlerini kapsayan dönem içerisinde 9 Komisyon üyesi ve 6 Meclis Personelinin katılımıyla faaliyette bulunmak üzere İstanbul’da çalışmaya karar vermiş. 28.2.1997 tarihinde Metris cezaevinde 6 kişi, 1.3.1997 tarihinde Dolmabahçe Sarayında 3 kişi, 2.3.1997 tarihinde Kocaeli Cezaevinde 7 kişi olmak üzere toplam 16 kişinin bilgisine başvurulmuştur.(Ek:38)

Komisyon çalışmaları sırasında komisyonun görev alanına giren konularda bilgi almak üzere, Ankara ve Ankara dışındaki çalışmalar sırasında üst düzey yöneticiler, kamu görevlileri, sivil şahıslar olmak üzere toplam 57 kişinin, bilgisine başvurulmuştur.

4- Çeşitli Yollarla Komisyona Gönderilen Toplu Dilekçeler
Vatandaşlaar tarafından Halkın Demokrasi Partisine verilen ve adı geçen parti tarafındaan Komisyon Başkanlığına intikal ettirilen ve muhteviyatı itibariyle münferit ve faili meçhul niteliğinde bulunan 267 adet dilekçe, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından araştırma konusu yapılan 897 sıra sayı ile 12.10.1995 tarihinde TBMM’ne verilen “Faili meçhul siyasal cinayetler konusunda Meclis Araştırma Komisyonunun inceleme konusu içerisine giren ve rapora esas teşkil eden konular olması sebebiyle her birisi için ayrı ayrı değerlendirme yapılmamış, genel değerlendirmede dikkate alarak kanaatlerin oluştuğu bölümde değerlendirilmiştir.(Ek:39)

Bir kısmı elle yazılmış, çoğunluğu ÖDP’ye mensup partililer tarafından yazılarak matbu hale getirilmiş olan ve bu partinin organizasyonu ile vatandaşlar tarafından TBMM Başkanlığı yoluyla veya doğrudan Komisyonumuza gönderilen “Bilmek İstiyorum” başlıklı toplam 32 klasör dolusu dilekçelerin şekil ve içerik olarak aynı olması sebebiyle, herbirisi için ayrı ayrı değerlendirme yapılmamış, sonuç bölümünde dikkate alınacak kanaatlerin oluşmasını sağlama yönünden değerlendirilmiştir.(Ek:40)

Vatandaşlar tarafından doğrudan veya TBMM Başkanlığı kanalı ile komisyon Başkanlığına gönderilen 145 adet dilekçede belirtilen hususlar ya iddia bölümünde belirtilmiş olan konuları kapsadığından ya da 897 sıra sayı ile 12.10.1995 tarihinde TBMM’ne verilen “Faili Mechul Siyasal Cinayetler konusunda Meclis Araştırma Komisyonunun inceleme konusu içerisine giren ve o rapora esas teşkil eden konular olması nedeniyle her birisi için ayrı ayrı değerlendirme yapılmamış, sonuç bölümünde dikkate alınacak kanaatin oluşmasını sağlama yönünden değerlendirilmiştir.(Ek:41)

Özgürlük ve Demokrasi Partisi Genel Başkanı M.Ufuk Aras ve 196 arkadaşı tarafından 2.12.1996 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına verilen, buradan da 2.12.1996 tarih ve 1996/800 C.M. sayılı yazı ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilen, Adalet Bakanlığınca da 2.1.1997 tarihinde Komisyona intikal ettirilen dilekçeler şekil ve içerik olarak aynı olması sebebiyle herbirisi için ayrı ayrı değerlendirme yapılmamış, genel değerlendirme bölümünde dikkate alınmak üzere işleme konulmuştur.(Ek:42)

5- Komisyon kararları
1 No’lu Karar 27.11.1996 tarihinde Başkan,Başkan vekili,Sözcü ve katip üyeliklere yapılan seçime ilişkin olarak olarak alınmıştır. 2 No’lu Karar 27.11.1996 tarihinde önemli dönemlerde Meclis Genel Kurulunda görüşülen Hayali İhracaat, Faili Meçhul Cinayetler, Özel Harp dairesi, Emlak Bankası İnceleme raporlarının arşivden teminine,Başbakanlık, Adalet, İçişleri Bakanlıkları, Genel Kurmay Başkanlığı Sayın A.Mesut YILMAZ ve Sayın Doğu PERİNÇEK’ten ellerinde bulunan konu ile ilgili tüm bilgi, belge ve dökümanların yazı ile istenmesine,Medya Kuruluşları Radyo Televizyon Üst Kurulundan yazılı ve videosal bant kayıtlarının istenmesine, Meclis Kütüphane ve Dökümantasyon Merkezinden Komisyon ile ilgili tüm bilgi ve haberlerin Komisyona iletilmesinin talep edilmesine karar verilmiştir.

3. No’lu Karar 2.1.1997 tarihinde Karar eki listede belirtilen kurum ve kuruluşlardan konuya ilişkin bilgi ve belgelerin talep edilmesine karar alınmıştır.4 No’lu Karar 26.12.1996-27.12.1996 tarihli toplantıda bilgisine başvurulmak üzere İstanbul Valisi Rıdvan YENİŞEN, İstanbul eski Emniyet Müdürü Kemal YAZICIOĞLU ve 3 Özel Tim görevlisinin çağrılmasına karar verilmiştir. 5 No’lu Karar 6.1.1997 tarihinde,7.1.1997 tarihli toplantıda bilgisine başvurulmak üzere, İstanbul Emniyet eski Müdür Yardımcısı Bilge ÜNAL, Özel Harekat eski Daire Başkan Vekili İbrahim ŞAHİN ve Hande BİRİNCİ’nin çağrılmasına karar verilmiştir.

6 No’lu Karar 7.1.1997 tarihinde,8.1.1997 tarihli toplantıda bilgisine başvurulmak üzere, MİT Müsteşarı Sönmez KÖKSAL ve Emniyet Genel Müdürü Alaattin YÜKSEL’in çağrılmasına, 7 No’lu Karar 8.1.1997 tarihinde 13.1.1997 tarihli toplantıda bilgisine başvurulmak üzere, Jandarma Astsubay Ahmet ALTUNTAŞ ve Senar ER’in çağrılmasına karar verilmiştir.

8 No’lu Karar 13.1.1997 tarihinde 14.1.1997 tarihli toplantıda bilgisine başvurulmak üzere, Mehmet Ali YAPRAK ve Avşar KEDEROĞLU’nun çağrılmasına karar verilmiştir.9 No’lu Karar 14.1.1997 tarihinde 16.1.1997 tarihli toplantıda bilgisine başvurulmak üzere, Elazığ Milletvekili Mehmet AĞAR’ın çağrılmasına karar verilmiştir.10 No’lu Karar 16.1.1997 tarihinde 21.1.1997 tarihli toplantıda bilgisine başvurulmak üzere, Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip BUCAK’ın, 22.1.1997 tarihli toplantıda bilgisine başvurulmak üzere, Meral ÇATLI, Ahmet BAYDAR ve Arzu YAMAN’ın,23.1.1997 tarihli toplantıda bilgisine başvurulmak üzere, Jandarma Genel Komutanı Teoman KOMAN, İstanbul Milletvekili Necdet MENZİR ve Abdullah KEDEROĞLU’NUN çağrılmasına karar verilmiştir.

11 No’lu Karar 23.1.1997 tarihinde 28.1.1997 tarihli toplantıda bilgisine başvurulmak üzere, Nuri GÜNDEŞ, Habip ASLANTÜRK ve Cemalettin ÜMİT’in çağrılmasına karar verilmiştir.12 No’lu Karar ile 28.1.1997 tarihinde şifahen çağrılan Abdullah ÇETİN, 29.1.1997 tarihinde Van Milletvekili Mustafa BAYRAM, Trabzon Milletvekili Eyüp AŞIK, Hakkari eski Milletvekili Esat CANAN ve Oral ÇELİK’İN, 30.1.1997 tarihli toplantıda bilgisine başvurulmak üzere, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Emin ASLAN, Daire Başkan Yardımcısı Hanefi AVCI ve Ekrem MARAKOĞLU’nun çağrılmasına,

13 No’lu Karar 30.1.1997 tarihinde 5.2.1997 tarihli toplantıda bilgisine başvurulmak üzere, Avukat Necdet KÜÇÜKTAŞKINER’in çağrılmasına karar verilmiştir.14 No’lu Karar 5.2.1997 tarihinde 17.2.1997 tarihli toplantıda bilgisine başvurulmak üzere, Yeniden Doğuş Partisi Genel Başkanı Hasan Celal GÜZEL ve Erzincan eski Senatörü Niyazi ÜNSAL’ın,

18.2.1997 tarihli toplantıda bilgisine başvurulmak üzere, Binbaşı Mehmet Emin YURDAKUL, Astsubay Hüseyin OĞUZ ve Tuncay ÖZKAN’ın çağrılmalarına karar verilmiştir.15 No’lu Karar 17.2.1997 tarihinde Çalışma süresinin 1 ay daha uzatılması için Meclis Başkanlığına müracaat edilmesine karar verilmiştir. 16 No’lu Karar 19.2.1997 tarihinde 27.2.1997-3.3.1997 tarihleri arasında çalışmaların İstanbul’da sürdürülmesine karar verilmiştir.17 No’lu Karar 19.2.1997 tarihinde İçişleri Bakanlığından uzman personel talep edilmesine karar verilmiştir.18 No’lu Karar 17.3.1997 tarihinde İçişleri Bakanlığı ve Başbakanlıktan uzman personel talep edilmesine karar verilmiştir.19 No’lu Karar 5.3.1997

Bilgisine başvurulmak üzere, Güneydoğu Anadoluda çalışma ziyareti yapılması, Ömer Lütfi TOPAL’ın aile efradının, Veli KÜÇÜK’ün Özer Ve Tansu ÇİLLER’in dinlenmesinin karar verilmiştir. 20 No’lu Karar 11.3.1997 tarihinde Komisyonun çalışma süresinin yeterli olmaması nedeniyle 19 No’lu kararda yapılması kararlaştırılan faaliyetlerden vazgeçilmesine karar verilmiştir.(Ek:43)

V-İDDİALAR

1-Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın iddiaları

2-İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in iddiaları

3-Anavatan Partisi Manisa Milletvekili Tevfik Diker'e verilen ve onun

tarafından komisyona intikal ettirilen Mustafa Deniz'in yazısındaki İddialar

4- Yazar Ümit Oğuztan'ın iddiaları

5- CHP İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu kanalıyla Komisyona

Sunulan Faruk Kuşaksızlardan tarafından yazılan mektupdakı iddiaları

6- CHP Milletvekili Mahmut Işık tarafından Komisyon Başkanlığına

sunulan rapordaki iddialar

7- Söylemez Ailesi ile ilgili olaylarda tutuklu olanların iddiaları

a) Mehmet Sena Söylemez'in iddiaları

b) Ömür Söylemez'in iddiaları

c) Nafiz Yavuz'un iddiaları

8- Komisyona bilgi verenlerin iddiaları

1- ANAVATAN PARTİSİ GENEL BAŞKANI MESUT YILMAZIN İDDİALARI
12 Kasım 1996 tarihinde Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e verdiği, Cumhurbaşkanı tarafından da gereğinin tetkik ve tahkiki için Başbakan Prof.Dr.Necmettin Erbakan’a verilen mektupta;

“Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde Özel Harekat Dairesinin bulunduğu alınan duyumlara göre bu dairenin bazı elemanlarının uyuşturucu, kumarhane, haraç ve adam öldürülmesi gibi işlere karıştığı, son olay da bunun vehim olmadığını sanıldığından da kötü olduğunu gösterdiğini, Ömer Lütfi Topal’ı öldürenlerin itiraflarının fevkalade enteresan olduğunu, bu kişiler suçu itiraf ettikleri halde Ankara’ya celb edilerek halen serbest gezdiklerini, İstanbul Emniyet Müdürlüğünde her türlü dökümanın hazır olduğunu, aşiret reisinin Devleti kullandığını, Devlette görevli bazı kişilerin Özel Harekat Dairesi Başkanı İbrahim Şahin’den talimat aldıkları ve bunun İçişleri Bakanı dahil bir takım yüksek yerlerin bilgisi dahilinde olduğunu, Devletin emrinde çalışan ve suça karışan 100-120 kadar kişi olduğunu, bu işin Devlet çapında soruşturulması gerektiğini, bu işe seyirci kalınır ise Demokrasinin işleyebileceğinden şüphe duyulacağını, bunların meydana çıkarılması halinde de Devletin zarar göreceğinden endişe ettiğini, normal Devlet mekanizmasına güvenin olmadığını, Devlet Denetleme Kurulu’nun böyle bir şeyi üstlenebileceğini...” iddia etmiştir. (Ek:44)

2- İŞÇİ PARTİSİ GENEL BAŞKANI DOĞU PERİNÇEK’İN İDDİALARI:
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu PERİNÇEK Komisyonumuza gönderdiği 9 Aralık 1996 tarihli yazısının ekindeki (4) sahifelik Genel Çerçeve başlıklı yazısı, TBMM Başkanlığına yazılmış (15) sahifelik Mehmet AĞAR ve Tansu ÇİLLER hakkında suç duyurusu olduğunu iddia ettiği dilekçesi ve diğer eklerden oluşan toplam 183 sayfalık metin, 2 adet fotoğraf ve 40 sahifelik gazete küpürlerinin ve 26 Aralık 1996 tarihinde Komisyona sunduğu dilekçesi ve eklerinin incelenmesinde;

DYP Genel Başkanı, İstanbul Milletvekili Tansu ÇİLLER’in başta MİT, Emniyet, Jitem, Özel Kuvvetler Komutanlığı gibi devlet kurumlarının görevlileri olmak üzere mafya diye nitelenen bazı suç örgütlerinde yer almış kişilerden oluşan özel bir suç örgütünün kurulmasını azmettirdiği, bu örgütü eline geçirdiği, devlet olanakları ile beslediği, himaye edip, yönlendirdiği, bu örgütün ABD’nin CİA ve İsrail’in MOSSAD İstihbarat Örgütleriyle bağlantılı olduğu ve örgütün mensupları arasında “Özel Büro” diye anıldığı, ÇİLLER’in Özel Örgütü’nün halen bir tanıtım ajansı biçiminde faaliyet yürüttüğü; çok geniş bir coğrafyayı hedef aldığı; İstanbul, Ankara, İzmir. Washington ve Tel Aviv’de büroları olduğu, Türk Silahlı Kuvvetleri, Ülkücü Mafya, Emniyet Teşkilatı, Uyuşturucu silah ve nükleer madde mafyası ve MİT içerisinde uzantıları olduğu ve toplam (700) kişiden oluştuğunu basında (özellikle kendisinin yayınladığı Aydınlık isimli dergi) yer alan haber ve yorumlara dayandırarak İDDİA etmektedir. Bu iddiaya göre; örgütün lider kadrosu DYP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Tansu ÇİLLER ve eşi Özer ÇİLLER, Elazığ Milletvekili Mehmet AĞAR, MİT Müsteşar Yardımcısı ve Kontr-Terör Daire Başkanı Mehmet EYMÜR, Emniyet Genel Müdürlüğü Müşaviri Emekli Yarbay Korkut EKEN, Özel Harekat Dairesi Başkanı İbrahim ŞAHİN, Ülkücü Mafya Şeflerinden Abdullah ÇATLI ve Alaattin ÇAKICI’dan meydana geldiği ileri sürülmektedir.

İddiaya göre; örgütün Emniyet içindeki uzantısının başında Mehmet AĞAR yer almakta, örgütü onun müşaviri olan Korkut EKEN “sevk ve idare” etmektedir. Yine iddiaya göre;

Örgütün MİT içindeki uzantısının başında ise; Kontr Terör Daire Başkanı Mehmet EYMÜR ve Tolga ATİK yer almaktadır.

Çiller Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki uzantısının kanıtının ise;Kıdemli Piyade Yüzbaşı Hüseyin PEPEKAL ve yanındaki zabitler grubunun olduğu ve bu grubun Azerbaycan ve Kafkaslarda çeşitli tertip ve kışkırtmalarda bulunduğu iddia edilmektedir.

Kamuoyunda “SÖYLEMEZ ÇETESİ” adıyla bilinen mafya örgütlenmesinin Çiller Özel Örgütünün bir uzantısı olduğu ve bu misal mafya örgütlenmeleri olarak; Tevfik AĞANSOY Çetesi, Abdullah ÇATLI ve grubu, 6. Filo adını taşıyan Mafya örgütlenmesi, Şaziye Barın işletmecisi Ziya AYCAN ve grubu ile Avrasya feribotunu kaçıranlar sayılmaktadır.

ABD’nin Adana Konsolosu Elizabeth Shelton’un da bu özel örgüt faaliyetlerine katıldığı iddia edilmektedir.

Doğu PERİNÇEK’in iddiasına göre; Çiller Özel Örgütünün 1995 Mart ayında Azerbaycan’da Haydar ALİYEV’e karşı darbe tertiplediği, İran ile savaş kışkırtması yaptığı, Çeçenistan’da provakasyon yaptığı ve Avrasya feribotunun kaçırılmasını tertip ettiği, uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı ya da yapanlardan haraç aldığı, kamuoyuna mal olmuş olanTarık ÜMİT, Asker SİMİTKO ve Lazım ESMAEİLİ cinayetlerini gerçekleştirdiği, nükleer madde kaçakçılığı yaptığı, Manukyana bombalı saldırıyı gerçekleştirip şoförü Mehmet Urhan’ı öldürdüğü iddia edilmektedir.

Ayrıca; DYP Genel Başkanı ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu ÇİLLER’in 1971’den beri ABD’nin Dışişleri Bakanlığına hizmet veren bir “çağrılı görevli” olduğu,

Eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref BİTLİS’i “Çekiç Güç” denen ABD askeri biriminin suikastla öldürdüğü, bu suikasta ait CİA toplantısına ABD Adana Konsolosu Shelton ve yardımcısı S.Pevington, Çekiç Gücün ABD’li Komutanı Albay Naab, Ankara’dan bir Amerikan Askeri yetkilisi ve İzmir’den TUSLOG’da görevli bir yüzbaşının katıldığı Doğu PERİNÇEK tarafından ileri sürülmektedir.

İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın Komisyonumuza gönderdiği 10.03.1997 tarihli yazısında da;

“Susurluk Olaylarını Araştırma Komisyonu Üyesi Yaşar Topçu’nun Hüseyin Duman ve Bucak Ailesi fertlerinden Fatih Bucak’ın kumar arkadaşı olduğu, 9 Mart 1997 tarih ve 507 sayılı Aydınlık Gazetesi’nde yazıldı. Yaşar Topçu’nun arkadaşı Hüseyin Duman nükleer madde kaçakçılığı yapan bir kişidir. Fatih Bucak ise; Susurluk Olayının önemli isimlerinden Sedat Bucak’ın yeğenidir.

Böyle bir kişinin Susurluk Olayını Araştırma Komisyonunda yer alması, Komisyon çalışmalarının ciddiyetine gölge düşürür. Hüseyin Duman ve Fatih Bucak gibi kişilerin kumar arkadaşı olan bir kişinin Susurluk olayı ile Kamuoyunun gözleri önüne serilen ve Komisyonunuzun çalışma konusunu oluşturan ilişkiler yumağının üzerine gitmesi düşünülemez.”iddiasında bulunmuştur.(Ek:45)

3- ANAP MANİSA MİLLETVEKİLİ TEVFİK DİKER’E VERİLEN VE ONUN TARAFINDAN KOMİSYONA İNTİKAL ETTİRİLEN MUSTAFA DENİZ’İN YAZISINDAKİ İDDİALARI:
Manisa Milletvekili Tevfik DİKER tarafından Komisyon Başkanlığına sunulan 23.1.1997 tarihli yazıda: Cem ERSEVER olaylarında adı geçen ve 15.11.1993 tarihinde Polatlı yakınlarında ölü bulunan itirafçı Mustafa Deniz hakkındaki değerlendirme raporunda;

Ferit Kod adlı Mustafa DENİZ’in 1984 yılında PKK örgütüne girdiği, bazı eylemlere katıldığı 15.10.1989 tarihinde kendi isteği ile Van’da teslim olduğu,

Teslimiyetini takiben güvenlik kuvvetlerine yardımcı olarak pek çok eylemi ve örgüt militanını yakalattığı, Diyarbakır 2 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi 1989/1348 hazırlık, 1989/526 esas sayılı davada sanık olarak yargılandığı, yargılama sonunda TCK’nın 125/4 maddesine göre salıverildiği,

Ferit kod adlı Mustafa DENİZ’in salıverildikten sonra başta JİTEM olmak üzere Emniyet istihbarat örgütlerine yardım ettiği. Diyarbakır İstihbarat Şube Müdürü Hanefi AVCI tarafından kendisine taşıması için Browning marka L27507 seri nolu silahın verildiği ve aynı dönemlerde kısa adı JİTEM olan Jandarma İstihbarat Teşkilatı bünyesinde sözleşmeli personel olarak çalıştığı,

Çalışması sırasında gösterdiği üstün çaba sonunda teşkilatta sorumlu emekli binbaşı Cem ERSEVER’in yardımcılığını yaptığı, çalışma arkadaşları arasında Ali Hoca kod adlı Ali OZANSOY, Sarı Adil kod adlı Adil TİMURTAŞ ve Mete kod adlı İbrahim BABAT ile birlikte çalıştığı,

Bu çalışmalar sırasında bazı güvenlik görevlilerinin zorla adam kaçırma, fidye, uyuşturucu madde kaçakçılığı gibi suçlara karıştığının belirlenmesi sonucu JİTEM içinde görüş ayrılığı çıktığı, emekli binbaşı Cem ERSEVER, Mustafa DENİZ ve Ali OZANSOY’un raporları üzerine Jandarma Genel Komutanı eşref BİTLİS tarafından Adil TİMURTAŞ ve ibrahim BABAT’ın uzaklaştırıldığını, bu iki şahsın bunun üzerine Diyarbakır’dan tanıdıkları Hanefi AVCI’nın yanına sığındıkları ve emniyet içinde oluşturulan gizli oluşumlara katıldıkları,

Sarı Adil kod adlı Adil TİMURTAŞ ile Mete kod adlı İbrahim BABAT’ın uyuşturucu ve silah kaçakçılığı işlerine bulaştıkları, istihbarat raporlarını devletin bazı kademelerinden gizleyerek özel şahıslar için çalışma yaptıkları, bu çalışmalar için emirleri halen Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nda teknik işlerden sorumlu başkan yardımcısı olarak görev yapan Hanefi AVCI’dan aldıkları,

Bu çalışmalar sırasında önce JİTEM sorumlusu emekli binbaşı Cem ERSEVER’in, ardımdan da Ferit kod adlı Mustafa DENİZ’in Adil TİMURTAŞ ve İbrahim BABAT’ın içinde bulundukları oluşum tarafından öldürüldüğü, bu şahısların halen, oluşturulan bu yapı içinde çalışmalarını sürdürdükleri, üzerlerinde emniyet tarafından verilen silah ve kimlik taşıdıkları belirlenmiştir.

Değerlendirme raporuna ekli, o dönemde Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Hanefi Avcı tarafından imzalanmış tarihsiz belgede;

“Aslen Ağrı ili Merkez Leylekpınar mahallesi nüfusuna kayıtlı, İbrahim oğlu 1965 doğumlu MUSTAFA DENİZ itirafçı olup, Güvenlik Kuvvetlerin yardımlarından dolayı Bölücü eşkiyanın hedefi olup hayatı heran harici ve ciddi tehlikeye maruz olduğundan Silah Taşıma Ruhsatı müracaatı neticesi alınıncaya kadar kendi güvenliğini sağlaması amacıyla kendisine “L-27507” Seri nolu BROWNIG marka 9 mm Tabanca verildiği,

Gerektiğinde gerekli kolaylığın gösterilmesini, tereddüt halinde Diyarbakır İstihbarat Şube Müdürlüğünün 11799 ve J.Asayiş Komutanlığın 26173 nolu Telefonlardan bilgi alınabileceği”, belirtilmiştir.

Öteyandan yine Manisa Milletvekili Sayın Tevfik DİKER 5.3.1995 tarihinde Susurluk Komisyon Başkanlığına yaptığı müracaatta;

PKK itirafçısı Mustafa DENİZ’e ait L-27507 seri nolu 9mm Browning marka tabanca ile bu tabancanın taşınabilmesi için Hanefi AVCI tarafından verilen silah taşıma belgesi ile ilgili olarak kendisinin İçişleri Bakanı Meral AKŞENER’e soru önergesi yönelttiğini, alınan cevapta da; böyle bir silahın Emniyet ve Jandarma envanterinde olmadığı, Mustafa DENİZ’e verilmediğinin bildirildiği, silahın nerede olduğunun bilinmediği gibi belge hakkında da açıklama yapılamadığından bu konudaki çelişkinin aydınlığa kavuşturulması için Komisyona müracaatta bulunduğunu belirtmiştir.(Ek:46)

4- YAZAR ÜMİT OĞUZTAN’IN İDDİALARI
İşadamı M.Ali Yaprak’ın kaçırılması ve Ömer Lütfi Topal’ın öldürülmesi ile ilgili olarak Yazar Ümit Oğuztan’ın Komisyon Başkanlığına verdiği 10.3.1997 tarihli dilekçesinde;

“Kendilerine ulaşan ve komisyona yararlı olacağı düşüncesiyle verilen bilgilerin “MİT” tarafından da daha önceden bilindiğini ancak değerlendirmeye sokulmadığını, haber kaynağının ise hayati tehlike endişesiyle hareket ettiğini, içinde siyasal otoritenin de bulunduğu çıkar çevrelerinin gerçeğin ortaya çıkmasını istemediğini, Yurtiçinde “mafia” ve yurtdışında “CIA” bağlantıları bulunan örgütlenmenin “ERGENEKON” ve “GLADYO” olarak adlandırıldığını, Adına mafia denilen yasadışı çıkar gruplarının gücünü siyasal otorite ile yaptığı işbirliğinden aldığını belirttikten sonra 5 Şubat 1992 tarihinden itibaren önemli olayların kronolojik sıralamasını yapmaktadır.

Uyuşturucu trafiğinden, Türk siyasal otoritesine, Aşiret liderlerine ve bürokratlarına çok fazla miktarda para akıtıldığını, komisyonun çok önemli bir görev üstlendiğini, titiz çalışması ve tanıkların korunmalarının sağlanması gerektiği, faili meçhul siyasî cinayetlerin siyasal otorite tarafından organize edildiği gibi dürüst gazeteci ve yazarların da medya kuruluşlarından dışlandıklarını, basın ve gerçekleri dile getiren yazarlar üzerinde siyasal otoritenin baskı yaptığını veya faili meçhul cinayetlerle susturulmaya çalışıldığı, vatandaşın da umutsuzluğa düştüğünü,

6 Mart 1997 tarihinde gazeteci arkadaşı Muharrem Demir’e ulaşan haberleri araştırmak üzere oto hurdacısı Yalçın Zafer ile görüştüğünü; yapılan görüşmede Orhan TAŞANLAR’ın İstanbul Emniyet Müdürü olduğu dönemde Müdür Yardımcılarından birinin makam şoförü olan Mesut’un kırmızı mersedes olayına karıştığını, kendilerini telefonla arayarak 71-72 model bakımlı bir mersedes almak istediklerini, ve kendisinin 3 kişi ile birlikte giderek kırmızı mersedes otoyu rayiç fiyatının 10 misli paraya alıp otonun sahibine verdiğini ve kendisinin de komisyonunu aldığını, bu mersedese 16 EA ... no’lu sahte plaka takıldığını ve otomobilin tesliminden sonra işadamı M.Ali YAPRAK’ın kaçırılarak fidye alındığını, çok kısa süre sonra da; Ömer Lütfi Topal’ın öldürüldüğünü, otomobilin de 40 gün sonra geri vermek istediklerini ancak almadıklarını, otonun alımı sırasında bulunan 3 kişiden birinin Ayhan Çarkın, diğerlerinin de özel timci olduğunu, ancak alışverişle ilgilenmediklerini, M.Ali YAPRAK’ın kaçırılma ve Ömer Lütfi TOPAL’ın öldürülme olayında kullanılan kırmızı mersedes’in daha sonra Yalçın Zafer tarafından sökülüp satılarak ortadan kaldırıldığını,belirtmiştir.(Ek: 47)

5-CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ALGAN HACALOĞLU KANALIYLA KOMİSYONA SUNULAN FARUK KUŞAKSIZLARDAN TARAFINDAN YAZILAN MEKTUPTAKİ İDDİALARI:
Emekli polis memuru Faruk Kuşaksızlardan tarafından yazılıp bir sureti İstanbul DGM Savcılığına verildiği anlaşılan bir sureti de İstanbul Milletvekili Sayın Algan Hacaloğluna verilen ve onun tarafından da Komisyon Başkanlığına gönderilen yazı ekindeki mektupta;

Susurluktaki kazada ölümünden sonra, Abdullah Çatlı’nın evinin de aranabileceğini ve evinde; 150 milyar TL değerinde mark ve dolar, 6 adet susturuculu silah, parasal değeri belli olmayan kokain ve eroin, 4 adet uzun namlulu silah, C4 ve TNT patlayıcıları, binlerce mermi, geçmişteki olayları aydınlığa kavuşturacak bilgilerle gelecekte yapılacak eylem planları ve Mehmet Ağar ve Hüseyin Kocadağ ile ilgili belge ve fotoğrafların olduğunu, bunların Çatlı’nın yatak odasındaki gizli bölmelerde bulunabileceğini,iddia etmiştir.(Ek:48)

6- CHP MİLLETVEKİLİ MAHMUT IŞIK TARAFINDAN KOMİSYON BAŞKANLIĞINA SUNULAN RAPORDAKİ İDDİALARI:
CHP Milletvekilleri Ercan Karakaş, Mahmut Işık ve Mustafa Yıldız’ın 7.03.1996 tarihleri arasında Van ve Hakkari illerinde faili meçhul cinayetlerle ilgili yaptıkları inceleme sonunda hazırladıkları raporda;

a- Güvenlik kuvvetlerinin 22 Eylül 1995 tarihinde Abdullah Canan’ın köyü olan Karlı’da operasyon düzenleyip 4 teröristi ölü olarak ele geçirmelerinden 15-20 gün sonra Hakkari Komando Tugay Komutanlığı’na bağlı Yüksekova Komando Tabur Komutanlığı’nca adı geçen köye gidilerek Abdullah Cananın ki dahil 10 evde bulunan eşyaların tahrip edildiği, bunun üzerine Abdullah Canan’ın Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduğu Yüksekova Mahkemesinde de hasar tespiti yaptırdığı, Komando Tabur Komutanı M.Emin Yurdakul’un Abdullah Canan ile birlikte suç duyurusunda bulunan iki kişiyi makamına çağırarak davadan vazgeçmelerini imalı biçimde söylediği, bu görüşmeden birkaç gün sonra 17.01.1996 tarihinde Abdullah Canan Hakkari’ye giderken askeri konvoyda arama yapıldığı, Abdullah Canan’ın da bu arama sırasında Tabur Komutanı M.Emin Yurdakul tarafından gözaltına alındığını üç kişi ve iki köy korucusunun Yüksekova Cumhuriyet Savcılığı’nda bulunan ifadelerinde beyan ettikleri, Abdullah Canan’ın arabasının Yüksekova’ya 100 km mesafede 21.01.1996 tarihinde, ölüsünün de Yüksekova’ya 20 km mesafede Altınbaşak köyü yakınında işkence izlerini taşıyan ve 6 kurşun sıkılmış bir şekilde bulunduğunu,

Raporu hazırlayan heyetçe bilgisine başvurulan Yüksekova Kaymakamı Aydın Tetikoğlu; ilçenin sosyo-ekonomik yapısındaki bozukluktan bahsettikten sonra, kendisinin Jandarma ve Polis dışındaki askerler ile ilgisi olmadığını ve kendisine bağlı olmadığı için emir veremediğini bilgi dahi alamadığını, askeri taburun direk Hakkarideki Tugay’a bağlı olduğunu,

Yüksekova Cumhuriyet Savcısı Mehmet Turgay; birkaç kişi ile iki korucunun Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul tarafından tabura alındığına dair ifade verdiklerini, kaybolanlardan bazılarının da örgüte katıldıklarına dair bilgiler olduğunu ve kayıplarla ilgili takipsizlik kararı verdiğini,

Hakkari Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Tuncay Koyuncu da; 22 eylül 1995 tarihinde Abdullah Canan’ın evinin bitişiğinde sığınak bulunduğu ve 5 PKK teröristinin öldürüldüğü, Abdullah Canan’ın kaybolduğu gün adı geçenin 10.30’da evinden ayrıldığını, oysa M.Emin Yurdakul komutasında yapılan yol aramasının 9.30’da bitirildiğini, esrar-eroin ticaretinden dolayı öldürülmüş olabileceğini, M.Emin Yurdakul’un en faal, en mücadeleci başarılı bir asker olduğunu ve bu nedenle yurtdışına gönderildiğini,

b- Tabur Komutanı Binbaşı M.Emin Yurdakul bir kısım askerle 27.10.1995 tarihinde Yüksekova Ağaçlı’ya giderek köylülerden 73 yaşındaki Şemsettin Yurtsever ile 18 yaşındaki Moğdat Özeken ve 13 yaşındaki Münir Sarıtaş’ı alarak köyden ayrıldığı, daha sonra bilgi alınamadığı, Moğdat Özeken’in babası Abdullah Özeken oğlunu sormak için Tabura gittiğinde oğlunun ağzından kan akar vaziyette taburda gördüğünü ve Tabur Komutanının oğlunu 24 saat içeri attığını bildirdiğini, öte yandan Şemsettin Yurtsever’in oğlu Fevzi Yurtsever’de Komisyon Başkanlığı’na verdiği 19.03.1997 tarihli dilekçesinde de aynı hususları dile getirdiği, (EK:

c- 26 Aralık 1995 tarihinde Eyüp ve Mahir Karabeğ kardeşlerin Çukurca’da İlçedeki kahveden çıkarden 3 kişi tarafından 47 plakalı beyaz toros steyşın bir araba ile kaçırıldığı, bu arabanın değişik plakalarla son 4 gündür İlçede görüldüğünü, iki kardeşin alındığı yerin İlçe Emniyet Müdürlüğü ve Jandarma Komutanlığı’na hayli yakın mesafede olduğu ve cenazelerin Narlı Köyü yakınında bulunduğunu ve faili meçhul kaldığını,

Raporun sonuç bölümünde de; “ Yüksekova’da Vatandaş ile Kaymakam, Jandarma, Polis ve Resmi Kurumların sıkıntısının olmadığı, vatandaşların asıl şikayetinin Komando Taburuna ve özellikle Tabur Komutanı Binbaşı M.Emin Yurdakul’a yönelik olduğu, tüm faili meçhul cinayetlerin bu şahıstan kaynaklandığı, bu şahıs İlçede kaldığı müddetçe sıkıntısının devam edeceği, İlçe Kaymakamının da Tabura müdahale edememesinin sorunu ağırlaştırdığı “ belirtilmiştir. (Ek:49)

7-SÖYLEMEZ AİLESİYLE İLGİLİ OLAYLARDA TUTUKLU DR.MEHMET SENA SÖYLEMEZ İLE EMİR SÖYLEMEZ VE NAZİF YAVUZ’UN İDDİALARI:
a- Mehmet Sena Söylemez'in iddiaları
Muş Merkez-Kırköy nüfusuna kayıtlı 1961 Muş doğumlu, Tıp doktoru ve Genel Cerrahi Uzmanı olduğunu beyan eden ve SÖYLEMEZ Çetesi kovuşturması nedeniyle Ümraniye Cezaevinde bulunan Mehmet Sena Söylemez TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu Başkanlığı’na gönderdiği 2.12.1996 tarihli dilekçesine Ekli 63 sahifelik ifadesinde;

Kendisi ve mensubu olduğu SÖYLEMEZ Ailesinin masumiyetini, kendilerine yapılan suçlamaların yalan gösterilen belge ve tutanakların düzmece olduğunu anlatarak; 1Nisan 1994 tarihinde Ankara’da işletmekte oldukları (Rumors) isimli Distotekte, Bucak Aşiretine mensup Sultan Mehduh BUCAK, Ahmet OYNAK, Vahap AKPINAR isimli kişilerle aralarında çıkan kavga ve silahlı çalıştada anılan Bucak Aşiretine mensup (3) kişinin ölmesi kendisi ve bir diğer kişinin yaralanması ile sonuçlanan olaydan sonra Bucak Aşireti ile hasım haline geldiklerini, PKK’ya karşı savaştıkları için devlet kuvvetlerini yanına alan Bucak Aşireti Reisi Sedat Edip Bucak’ın halen Elazığ Milletvekili olan Mehmet AĞAR ile gerek Emniyet Genel Müdürü, gerekse Adalet Bakanı olarak işbirliği yaparak kendilerine karşı birçok komplo ve cinayet tuzağı kurduklarını ifade etmektedir. Hatta Sedat BUCAK - Mehmet Ağar birlikteliğinin komploları sonucu zamanın Başbakanı ve halen ANAP Genel Başkanı, Sayın Mesut Yılmaz ve İstanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu’nun da kendilerine karşı devletin polis gücünü kanunsuz bir şekilde seferber ettiklerini ve bütün bunların sonucunda kendisi ve kardeşlerinin tamamının iftiraya uğratılarak cezaevine konduklarını, iddia etmektedir. (Ek:50)

b- Emir Söylemez'in İddiaları:
Muş ili Kırköy Beldesinde Mukim Emir SÖYLEMEZ Muş Cumhuriyet Başsavcılığı kanalıyla TBMM Susurluk Araştırma Komisyon Başkanlığına sunduğu dilekçesinde: “ Sedat Edip Bucak’ın kardeşleri ve diğer aile bireyleri ile giriştiği silahlı mücadelede, Elazığ Milletvekili Mehmet AĞAR’ın (Emniyet Genel Müdürü ve Adalet Bakanı olduğu dönemlerde) yardımı ile bazı aile bireylerini öldürttüğünü ve akabinde delilleri kararttırdığını” iddia ederek, bu hususta bazı gazete ve televizyon haberleri ve programlarını delil olarak sunmaktadır.(Ek:51)

c- Nazif Yavuz'un İddiaları
Emniyet Genel Müdürlüğü Bilgi İşlem Dairesinde Komiser Muavini olarak çalışmakta iken SÖYLEMEZ ÇETESİ soruşturması nedeniyle gözaltına alınan ve tutuklu bulunduğu Ümraniye Cezaevinden TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu Başkanlığına gönderdiği dilekçesinde; “ Kendisi hakkındaki iddiaların SÖYLEMEZ ailesinden olan ve Eskişehirde öldürülen Komiser M.Nasır SÖYLEMEZ ile olan arkadaşlığı nedeniyle yapıldığını ve kendi masumiyetini ispat için hayat hikayesini anlatarak, geçirdiği soruşturma sırasında poliste kendisine çeşitli işkenceler yapıldığını” iddia etmektedir. (Ek:52)

8- KOMİSYONA BİLGİ VERENLERİN İDDİALARI
Ayrıca Komisyonumuza davet ettiğimiz kişilerin vermiş oldukları bilgiler ışığında Mehmet Eymür,Hanefi Avcı,Korkut Eken,Hüseyin Oğuz,Hasan Celal Güzel Ahmet Altıntaş,Senar Er,Mehmet Ali Yaprak ve M.Hadi Özcan’ın iddiaları komisyonumuzca özellikle değerlendirmeye alınmıştır.

VI- KAVRAMLAR VE KONUYLA İLGİLİ ÖNCEKİ MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYONU RAPORLARI

1- KAVRAMLAR
Raporun içeriğinin daha net algılanabilmesi, bazı tanım ve kavramların belirlenebilmesini gerektirmektedir.

Çete:

Sözlüklerde, ordu birliklerinden olmayan silahlı küçük birlik olarak tanımlanmaktadır. Ansiklopedilerde, bir kişinin yönetiminde, her türlü hukuk kuralı ve sınırlamalarının dışında çalışan, esnek, kolay davranabilen başı bozuk örgüt diye tanımlanmaktadır. Çetelerin, önceden zorla para almak, mal ve insan kaçırmak, gibi yasadışı eylemler yapmak amacıyla kurulduğu, çoğu kez kanun kaçaklarından oluştuğu, günümüzde amaç değiştirerek, resmi ve askeri birliklerin, çeşitli taktik ve hukuki nedenlerle yapamıyacakları işleri yapan, yarı resmi nitelik kazanmış örgütler olduğu açıklamasını getirmektedirler. Devlet güçlerinin büyümesi etkinleşmesinin eski anlamda haydutluk yapan çeteleri ortadan kaldırdığını, uluslararası eylemler için devletlerin veya çeşitli ırkçı, dince ve ideolojik grupların uyguladığı yöntemler haline geldiğini belirtmekte “Devletin tüzel kişiliğine karşı suç işlemek için oluşturulan silahlı topluluk”, “başlıca suçluların çıkar ve tehlike ortaklığından doğmuş olan koruyucu ve saldırıcı zümre” “silahlı çete, şiddet kullanarak bazı suçları işlemek amacıyla birleşen silahlı topluluk” gibi tanımlar ortaya konmaktadır.

Türk Ceza Kanununda tanımı: TCK’nun 313 üncü maddesinde “Her ne biçimde olursa olsun cürüm işlemek için örgüt kuranlar” şeklinde tanımlanmaktadır.

Mafya:

Mafya, mevcut hukuk kurallarına göre yasaklanan mal ve hizmetleri, iş alanlarını yasadışı yollardan, gerektiğinde zor kullanma, rüşvet verme veya ilgili kişilerle çıkar ilişkisine girme sonucunda bunları elde ederek büyük kaçançlar sağlayan veya mevcut sistemin yasaklanmayan mal ve hizmetlerini yasadışı yollardan zor kullanarak, rüşvet v.s.veya ilgili kişilerle çıkar ilişkisine girerek ucusa alıp çok pahalıya satmak suretiyle büyük kaçançlar elde etmek için oluşturulan aralarında fonksiyonel işbölümü yapılmış ve hiyerarşik bir yapı olan organize suç örgütüdür.

Bu suç organizasyonlarıın kendi içinde bir yaptırım sistemi mevcuttur. Yasaklanan mal ve hizmetler ile uğraştıklarından, karaparanın aklanması sözkonusudur. Bu suç organizasyonlarıının esası suç işlemek suretiyle kazanç teminine dayanmaktadır. Suç işleme bir meslek olmuştur ve süreklilik göstermektedir. Faaliyet gösterdiği alanda kişilere karşı şiddete başvurmaktadır. Belirtilen amaçlara ulaşmak için gerektiğinde paravan firmalar kurmaktadır. İş alanları genellikle, haraç almak, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı, yasadışı kumar, fuhuş sektörünü oluşturma ve çalıştırma, kamu ihalelerine katılanları sindirerek ihaleyi istediği rakama düşürük ve daha pahalıya başkalarına satma,sahte resmi evraklar düzenleme, vergi kaçırma, gibi yasal olmayan işlerden oluşmaktadır. Bu işlerin daha rahat yapılabilmesi için sözkonusu suç örgütleri tarafından bazı kamu görevlilerine çıkarlar dağıtılarak koşullar kendilerine uygun hale getirilmektedir. Bütün bu uygulamalarının karşısına çıkanları tehdit eder, yaralar, adam öldürür, bu işleri yapabilmek için uluslararası organizasyonlara girişir, dünyaya açılır.

Literatürde çete kavramı yerini geniş anlamıyla “yasadışı örgütler”, özel anlamıyla da “organize suç örgütleri” kavramına devretmiştir. Ortak özellikler, yasadışılık, silahlılık, menfaat sağlama ve teşkilattır.

Yasadışı Örgüt:

“Hukuk kurallarının öngörmediği, izin vermediği bir amaca ulaşmak için birden fazla kişinin bir araya gelmeleri, birlikte hareket etmeleri.” Bu tanımdaki yasadışı amaçlara göre örgütler tasnif edilmektedir. Siyasi bir amacı sürdürme olan, şiddet eylemleri varsa (kaçırmadan-cinayete) amaçla veya bir devleti yıkmak için şiddet kullanımı varsa terör örgütü olarak tanımlanmaktadır.

Konumuzla ilgili yasadışı örgütlerin son iki tanımdan biri mafya adı verilen örgütlenme tipi olup;

Adalet Bakanlığınca hazırlanan Çıkar Amaçlı Örgüt Suçları Hakkında Kanun Tasarısında, Çıkar Amaçlı Örgüt:

“Doğrudan veya dolaylı biçimde bir kurumun, kuruluşun veya teşebbüsün denetimini ele geçirmek, ihale, imtiyaz ve ruhsat işlemlerinde etkinlik ve denetim elde etmek; ekonomik faaliyetlerde kartel ve tröst yaratmak, madde ve eşyanın nedretine, fiyatların artmasına sebep olmak, kendilerine veya başkalarına haksız menfaat sağlamak; seçimlerde oy temin etmek veya seçimleri engellemek maksadıyla zor veya tehdit uygulamak veya kişileri kendilerine tabi kılmaya zorlamak veya mensupları arasında her ne suretle olursa olsun açık veya gizli işbirliği yapmak suretiyle yıldırma veya korkutma veya sindirme gücünü kullanarak suçlar işlemek için örgütü kuranlara veya örgütü yönetenlere veya örgüte üye olanlara ya da örgüt adına faaliyette bulunanlara veya bilerek hizmet yüklenenlere sadece bu nedenle üç yıldan altı yıla kadar ağır hapis cezası verilir.” şeklinde tanımlanmaktadır.

Çağımızda terörizm ve ekonomik suçluluk yanında batı ve özellikle İtalyan hukukunda (Mafya tipi örgütlenme) olarak da adlandırılan “Çıkar amaçlı örgüt suçluluğu”, kamunun barış ve sükununu esaslı biçimde ihlal eden, kamu otoritesini çok yakından meşgul eden, devletleri gerek maddi ceza hukuku gerekse usul hukukuk bakımlarından yeni ve istisnai kurumları meydana getirip uygulamaya zorlayan hukuk ihlalleri olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bu sebeple, batı ülkelerinde ve özellikle Amerika Birleşik Devletlerinde organize, örgütlü suçluluk olarak da isimlendirilen örgüt suçluluğunu cezalandırmak ve kişileri bu gibi eylemlerden caydırmak üzere özel kanunlar meydana getirilmekte ve bazı ülkeler suçların tanımını genel ceza kanunu içerisinde yapmakta ve usul hükümlerini gene genel ceza yargılaması usulü kanunlarının ilgili maddelerine yerleştirmekte veya mükerrer maddeler kullanma yolu tutmaktadırlar.

İcralarında, çok kere, terörizm suçlarında olduğu gibi, cebir, şiddet, yani zor, tehdit, korkutma ve yıldırma yolu tutulan örgütlü suçlar özellikle manevi unsur ve yönelinmiş hedef, amaç itibariyle terörizm suçlarından ayrılmaktadırlar. Gerçekten çıkar amaçlı örgüt suçlarında hedef, terörizmde olduğu gibi yakın amaç olarak kamu düzenini ağır biçimde ihlal ile asıl amaçlara ulaşma yolunu açmaktan ibaret bulunmayıp, haksız menfaat, çıkar elde etmektir. Çıkarı elde etmek üzere örgütlenilmekte ve zor ve tehdit unsurlarını oluşturan suçlara başvurmak suretiyle mağdurları yıldırıp çıkar sağlanmasına ulaşılmaktadır. Bu amaç yanında toplum içinde kanun dışı ticareti teşkilatlandırarark fuhuşu istismar etmek, kadın ticaretini örgütleri için bir tekel haline getirmek, uyuşturucu madde trafiğinin yönlendirmek ve böylece dünya gençliğini korkunç etkisi altına almış bir afetin yaygınlaşmasını sağlamak ve belki de hepsinden kötüsü, birkısım kamu görev ve hizmetlerinin iğfal ederek bu gibi kanunsuzlukların içine alıp ortakları haline getirmek, rüşveti genelleştirmek, çıkar amaçlı suç örgütlerinin kanunsuz uğraşlarının başında gelmektedir. Bazı ülkehlerde bu tür örgütlerin, daha da ileri giderek siyaseti bile yönlendirmeye cür’et ettikleri, kamu görevlilerinin seçimle işbaşına geldikleri hallerde, seçimleri türlü yollarla etki altına almaya çalışarak istedikleri kişilerin görevlendirilmeleri hususunda çaba gösterdikleri gözlenmektedir.

Elde ettikleri çıkarların büyüklüğü nedeniyle bazen suç örgütlerinin uğraş alanlarını parselledikleri ve birbirlerinin nüfuz alanlarına müdahale ettikleri, bunun sonucu olarak toplumu son derecede rahatsız eden silahlı mücadelelere giriştikleri görülmektedir.

Böylece nitelikleri hakkında kısa bilgi arzedilen örgütlü suçlarla genel ceza hukuku ve usulü kuralları ve Devletin mutad teşkilatı ile mücadelenin çok zor olduğu ve hatta bazen imkânsız bulunduğu, yabancı ülkelerin geçirdikleri deneyimler sonucu anlaşılmıştır. Bu suçların failleri elde ettikleri büyük çıkarları da kullanarak yaklanmamak için her türlü yola başvurmakta, kolluğu çürütmekte, zabıtanının sahibi olduğu bütün teknik araçların da fazlasından yararlanabilmektedirler. Bir yazar çıkar amaçlı örgüt suçlarında tesbit edilip cezsalandırılabilen fiillerin adeta aysber’in su üstünde kalan kısmı oranında bulunduğunu ifade etmektedir. Örgüt suçları üzerinde geniş bir araştırmayı yürüten bir Alman Kriminoloji Enstitüsü, Almanya da çalışan 31 Türk iş adamından hepsinin örgüt suçlarının mağduru olduklarını ve yıldırma, tehdit yoluyla adı geçenlerden örgütlerin sürekli olarak haraç aldıklarınını belirlemiştir.

İçişleri Bakanlığınca hazırlanan “Organize Suç Örgütleri İle Mücadele Kanunu Tasarısı” nda Organize Suç Örgütü:

”Mensupları arasında açık ve gizli işbirliği yapmak, baskı, cebir, şiddet, tehdit ve benzeri yöntemlerden biri kullanılmak suretiyle korkutarak, yıldırarak, sindirerek; kurum, kuruluş veya teşebbüslerin yönetim veya denetimlerini ele geçirmek, ihale, imtiyaz, ruhsat ve benzeri faaliyetlerini denetlemek, bu faaliyetlerde etkinlik sağlamak, ekonomik faaliyetlerde kartel, tröst yaratmak, serbest piyasa koşullarında oluşan fiyatları denetleyerek artmasına veya düşmesine sebep olmak, gerçek veya tüzel kişiler arasındaki alacak ve borç ilişkilerini düzenlemek, taraflar veya üçüncü şahıslar adına para, çek, senet tahsil etmek, ettirmek, borç senedeni, çek imzalattırmak, menkul veya gayrimenkullerini zor kullanarak sattırmak, bağışlatmak, hibe ettirmek amacıyla kurulan örgüte mensup olanlara ya da örgüt adına faaliyette bulunanlara veya bilerek örgüt adına veya hesabına hizmet yüklenenlere” denilmiştir.

Organize suçluluk: Münferiden veya topluca, yüksek bir önemi haiz suçların belli bir plana göre, birçok kişi tarafından, uzun veya belirsiz bir süre ile, iş bölümü esaslarına göre;

a) Mesleki veya ticari benzeri yapıların kuhllanılması veya,

b) Cebir ya da korutucu diğer araçların kullanılması veya

c) Siyaset, basın, kamu idaresi, adliye ve ekonomi üzerinde etkide bulunarak, kazanç veya güç elde edilmesidir.

Organize suçluluğu belirleyen yedi karakteristik unsurunu şöylece özetleyebiliriz:

Organize suçluluk, genellikle kanununen yasaklanmış olan ve toplumun bazı kesimlerince talep edilen, yasaklanmış mal ve hizmet ihtiyacını karşılamaktadır. Bu nedenle toplumda illegal mal ve hizmetler organize suçluluk tarafından arzı gerçekleştirilen bir talep olarak ortaya çıkmaktadır.

Organize suçluluk, kazanç ve güç sağlamak için fonksiyonel iş bölümü ve hiyerarşik bir düzen içinde faaliyet gösteren faillerden oluşan bir yapılanma içindedir.

Bu suçluluğun diğer bir özelliği, kısa zamanda ve hızlı bir biçimde kazanç sağlayabilecek, maliyeti düşük, yakalanma riski az olabilecek alanları tercih etmesidir.

Organize suç örgütleri illegal ve legal faaliyetlerini sıkı bir biçimde bağlantılandırmaktadır.

2- KONUYLA İLGİLİ ÖNCEKİ MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYONLARI RAPORLARI
Raporun konu ve kapsamıyla ilgili olmaları sebebiyle daha önce aşağıda belirtilen Türkiye Büyük Millet Meclisi Araştırma Komisyonlarınca düzenlenen raporların özeti ilgililere ışık tutması amacıyla rapora kaydedilmiştir.

a. Hayali İhracaat
Hayali ihracat iddialarına araştırmak üzere teşkil edilen Türkiye Büyük Millet Meclisi Hayali İhracat Araştırma Komisyonunun (10/5,8 Sayılı) raporunda:

İhracatı teşvik amacıyla alınan hukuki idari ve mali tedbirlerin birçok suistimale yol açtığı ve Türk Kamuoyunda hayali ihracat denilen olayları doğurduğu, bunun üretim artışlarına yol açmayan dış rekabet şartlarına uymayan ve kısa vadeli kâr gözeten bir yapı gösterdiği vurgulanmıştır.

Hayali ihracatın, ihraç edilen ürünlerin değerinin üzerinde veya gerçekte mal ihracatı olmadığı halde, belge üzerinde olmuş gibi gösterilerek, gösterilen ihraç değeri üzerinden % 0 pirim alınmak suretiyle gerçekleştirildiği, bu amaçla çok sayıda paravan şirket kurulduğu, hayali ihracat yaptığı tesbit edilen firmalar hakkında bir çok kurum denetim elemanlarınca denetim raporları düzenlenmesine rağmen, bu raporların (346 adet) işleme konulmayarak önce Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığında, daha sonra DPT’de uzun süre (16 ay) bekletildiği, Eski Başbakan Turgut ÖZAL imzalı 12.11.1987 tarihli 38680 sayılı talimatla bu konudaki tüm yetkilerin DPT’de toplandığı, bu arada hakkında olumsuz rapor bulunan firmalara (256 adet) haksız teşvik ödemelerinin yapıldığı, anılan firmalara ödemeler yapıldıktan sonra sözkonusu raporların işleme konulduğu, konunun DPT, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı, Merkez Bankası, Maliye ve Gümrük Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü boyutlarının olduğu, hayali ihracat sonucunda hayali ihracata karışan 256 adet firmadan 143 adet firmanın yapmış olduğu ihracatların tamamının hayali olduğu, 1984-1990 yılları arasında hayali ihracat sonucunda sözü edilen firmalara o günkü fiyatlarla 2,5 Trilyon lira haksız yere teşvik ödemesi yapıldığı, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Kontrolörlerince bu konuyla ilgili düzenlenen ve suç iddialarını içeren raporların ilgili adli mercilere intikal ettirilmeyerek zamanaşımına uğratıldığı,hayali ihracatın gerçekleştirilmesinde rol oynayan kişiler düşünüldüğünde konunun siyasî boyutunun da bulunduğu, belirtilmiştir.

Ayrıca, Sonuç Bölümünde ise aynen;

“Sonuç olarak ihracat artırmak, bu alanda görülen mevcut tıkanıklıkları gidermek bahanesiyle 7/10624 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında belirtilen esasları kanunsuz emir ve talimatlarla değiştirmeye giden ve bunların uygulanmasını sağlayarak Hazineyi büyük oranda zarara uğratan dönemin birkısım yetkili siyasîleri ve bürokratları ile sonradan yapılan bütün yasal prosedürden yoksun işlemleri 7/11237 ve 7/11509 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yasal hale getirmeye çalışan ihracat işlemlerinden sorumlu dönemin Bakanları ile Başbakan sorumludur.

Bundan dolayı bu kişilerin yukarıda açıklanan yöndeki iylemlerinin soruşturulması ve yargı mercilerinin denetiminden geçirilmesinin gerekli olduğu düşünülmektedir. Böylece gelecekte benzer olaylarda devlet parasına göz dikebilecek kişiler ve bunlara destek olacak bürokrat ve siyasîler için caydırıcı bir etki sağlanabilecektir.” denilmiştir.(Ek:53)

b. Faili Meçhul Cinayetler
Ülkemizin Çeşitli Yörelerinde İşlenmiş Faili Meçhul Cinayetler Meclis Araştırma Komisyonunca (10/9) hazırlanan 12.10.1995 tarihli raporda:

Giriş bölümünde, Meclis Araştırma Komisyonlarının yetkilerinin kendilerine verilen görevleri yerine getirmeye yeterli olmadığı, genellikle ülkemizde gündemi oluşturan bir konu karşısında bu konuların Meclis Araştırma Komisyonlarınca araştırılmaya çalışıldığı, Meclisin; Araştırma Komisyonları kurararak olaya el koyması üzerine kamuoyunun beklentiye itildiği, somut bir sonuç görülmek istenildiği, ancak Meclis Araştırma Komisyonlarının yetkilerinin somut sonuçları elde etmeye yeterli olmadığı, neticede de; yetki sınırlamaları nedeniyle kamuoyunun ve Meclis’in beklentilerine cevap verilemediği,

Komisyonlarının görevinin faili meçhul siyasal cinayetleri işleyen kişileri ortaya çıkarmak ve yakalamak olmadığı, Meclis Araştırma Komisyonlarının hükümeti denetlemek görevini yaptığını, bu konuda hükümetin bir ihmal ve kastının bulunup bulunmadığının tesbiti ile alınması gereken önlemlerin alınmasını tavsiye etmek olduğu açıklamalarına yer verildikten sonra;

Raporun devamında terör eylemleri ve adi nitelikteki eylemler neticesi meydana gelen faili meçhul cinayetlerin faillerinin tesbitinin görev ve yetki alanlarının dışında olduğu vurgulanarak., faili meçhul cinayetlerin nihai amacının devleti çalışamaz hale getirmek, toplumda yılgınlık ve bezginlik yaratmak ve kargaşa ortamından yararlanmak olduğu belirtilmiştir.

Bu Komisyonun görev süresi içersinde ilgili Bakanlıklardan bildirilen faili meçhul siyasal cinayetler toplam sayısının 908 olduğu, daha sonra 218 faili meçhul siyasal cinayetin faillerinin bulunduğu tesbitine yer verilmiştir.Devamla, olağanüstü Hal Bölgesinde, terör olayları yüzünden göçlerin yaşandığı, yaşam şartlarının zorlaşmasının suç oranını arttırdığı ifade edilmiştir. Vatandaşın işçi alımlarında partizanlıkla karşılaştığı, bölgeye yapılan atamalarda liyakata dikkat edilmediği, bunların vatandaş üzerinde güvensizlik yarattığı, bu bölgede görev yapan kamu görevlilerinin vatandaşa iyi mumamele etmediği, tecrübesiz olduğu; kamu kuruluşları arasında koordinasyonun bulunmadığı, bölgedeki cezaevlerinin yönetiminin devlet yerine, mahkumların elinde olduğu, buralarda rahat ortam bulan örgüt militanlarının dışarıda yapılacak eylemleri planladığı ve uygulama emirleri rahatça verdiği, sempatizan olarak cezaevine giren tutukluların çok iyi siyasî ve askeri eğitim almış militan olarak cezaevinden çıktığı, vatandaşın sessiz ve çaresiz olduğu,

Devletin Anayasa ile çizilmiş yetki ve görev ayrımına rağmen hukuk kurallarını tanımayan ve istedikleri zaman istedikleri kuralları uygulayan kişiler ve kurumların bulunduğu, Devletin içinde olduğu izlenimi edilen birtakım odakların devlet içerisinden temizlenmesi ve hukuk kurallarının hakim kılınması için Devletin otoriteyi ele almasının zorunlu olduğu, bu yapılmadığı takdirde bu odakların Devlete hakimiyetlerinin ve hukuka aykırı davranışlarının devam edeceği, hukuk devletlerinde her türlü hukuk dışı oluşumun fark edildiği anda ortadan kaldırılması gerektiği, hukuk devletinin yetkili kuruluşlarının, hukuk dışı oluşumların faaliyetlerinin devam etmesine göz yummaları durumunda bundan hukuk devletinin zarar göreceği,

Belirtildikten sonra; görülen söz konusu aksaklıklar üzerine getirilen önerilerde, yargı organlarının her açıdan bağımsız ve güvence altında olması ve her türlü tehditlere karşı korunması, hukukun üstünlüğüne inanan ve hukuk kurallarına bağlı yeterli sayıda hakim, savcı ve güvenlik görevlisinin istihdam edilmesi, emniyet güçleri üzerinde idarenin yeterli denetimi kurması, emniyet güçleri içerisinde hukuk dışı oluşumlara izin verilmemesi, kişi ve kurumların hukukun çizdiği çerçeve içerisinde kalmasının gerekli olduğu, yasadışı faaliyetlerin odak noktası olan ve sayıları hergün artmasına rağmen teröre karşı yapılan mücadelede etkili olmayan koruculuk sistemine son verilmesi, olağanüstü halin kaldırılması,devlet itirafçı ilişkisine son verilmesi, polis özel timlerinin kullanım şeklinin değiştirilmesi, istihbarat hizmetlerinin desteklenmesi (kanunen yetkili birimlere bırakılması ve bu konudaki karışıklığın önlenmesi), polisin faili meçhul cinayetleri önleyecek bir yapıda düzenlenmesi, cezaevlerinin ıslah edilmesi v.b. yönünde çalışmalar yapılması, tedbirler alınması önerilmiştir. (Ek:54)


Sayfa Başına Dön

Susurluk olayı | Susurluk Raporu (Kutlu Savaş) | Susurluk Rap.(TBMM) | Susurluk Rap.(Sönmez Köksal)


ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
66.391.882