28 Şubat davasında 50. duruşma başladı. Duruşmada, 1 numaralı sanık dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'nın savunmasının tamamlanması bekleniyor.
17.12.2013 13:37 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni cebren devirmeye, düşürmeye iştirak' suçundan müebbet hapis cezası talebiyle Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davanın 50. duruşması başladı.
Duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler ve tarafların avukatları katılıyor. Davanın 1 numaralı sanığı dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'nın savunmasının tamamlanması bekleniyor.
Üye Hakim Süleyman Köksaldı, sanık yoklamalarını aldı.
Sanık eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ün avukatı Nevra Yaşar, müvekkilinin, duruşmalardan vareste tutulması talebiyle dilekçe verdi.
SANIK İSMAİL HAKKI KARADAYI'NIN SAVUNMASI TAMAMLANDI
Duruşmada, dün sorgusu tamamlanan Karadayı'nın avukatı Erol Aras yazılı savunma yaptı.
"Bu iddianame siyasal ve hukuksal devrini ve denetimini tamamlamış bir dönemin sadece TSK boyutuyla ilgilenen haksız ve hukuksuz ve mantık temelinden yoksun gerekçelere dayanan bir iddianame" diyen Aras, "Dönemin ne sivil kamu görevlileri ne siyasetçileri iddianamenin kapsamına alınmıştır. Anayasa Mahkemesi tarafından anayasa'nın temel niteliklerine aykırı davrandığı için kapatılan ve bu karar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından denetlenerek evrensel boyutta doğruluğu kabul edilen yargı kararı niteliğine kavuşmasına rağmen o siyasi anlayışın öç alma duygusuyla bu iddianame düzenlenmiştir" şeklinde konuştu.
Batı Çalışma Grubu, Başbakanlığın MGK karaları doğrultusunda talebi ile Genelkurmay Başkanlığında, yasal olarak kurulduğunu ifade eden Aras, şunları kaydetti:
"Müvekkilimle beraber yaptığımız incelemede detaylı bilgili hatırlamamasına rağmen kuruluşun kısa süre sonra Başbakanlığa bağlı hale getirildiğini ve 6 Mayıs 1997 tarihli batı eylem konsepti 27 Mayıs 1997 tarihli batı eylem planı belgelerin, Genel Kurmay'dan Ankara DGM Başsavcılığına 29 Temmuz 1997 tarihli, cevabı yazıya göre taslak belge olduğunu kesin olarak anlaşıldığından bu belgelerin tarihinde sahtecilik yapılarak sanki yayınlanmış emirler şeklinde iddianameye konulduğu görülmüş ve suçlamanın önemli bölümünün de bu iki belge beyanlarına dayandırıldığı tespit edilmiştir. Yine ayrıca, bütün istihbarı bilgilerin MİT'ten ve İçişleri Bakanlığından geldiği Genelkurmayın bu tespitlerle ilgili sadece gelen raporları değerlendirdiği anlaşılmıştır."
Aras, "İddianamede bize göre CMK'nın aradığı unsurlar bulunmamaktadır. Cebren devrilen hükümet suçlamasında fiil yoktur. Devirme fiili olmadan failler, hükümeti devirmekle suçlanabilir mi? Devrilmiş bir hükümet yoktur" dedi.
BÇG'nin MGK kararları doğrultusunda yasal olarak Genelkurmay Başkanlığı'nda kurulduğunu, müvekkilinin atılı suçları işlemediğini öne süren Aras, "Müvekkilimin yapılacak duruşmalardan vareste tutulmasını, adli kontrolünün kaldırılmasını ve beraatini talep ediyorum" ifadesini kullandı.
Müşteki avukatlarından İsmail Aydos, dünkü duruşmaya katılamadığını bu yüzden de Karadayı'ya bir soru sormak istediğini söyledi.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal da "İsmail bey, hemşehriniz İsmail bey size bir soru sormak istiyor" dedi.
Aydos'un "Rahmetli Erbakan'ın son zamanlarında yanındaydım. Sohbetlerinden birinde bize 'Karadayı bana gelerek, Sayın Erbakan, sizin ne kadar vatansever olduğunuzu biliyorum, ama arkadaşlar gitmenizi istiyor, onları ikna edemiyorum' dediğinizi söyledi. Siz böyle bir şey söylediniz mi?" sorusuna Karadayı, "Öyle bir şey kesinlikle yoktur. Bu tip bir konuşmam olmamıştır. Aslında hemşehrim olmasına rağmen kendisine cevap vermeyecektim. Hemşehrim benim kim olduğumu bilir" diye cevap verdi.
SANIK ERTUĞRUL GAZİ ÖZKÜRKÇÜ'NÜN SAVUNMASI
Duruşmada daha sonra savunma yapan tutuksuz sanıklardan Genelkurmay İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Ertuğrul Gazi Özkürkçü, 28 Şubat döneminde yüzbaşı rütbesinde olduğunu, Türk-Yunan İşleri Dairesi'nde görevli olduğunu anlattı.
Özkürkçü, "Burada bulunan hiç bir bilgisayara giriş yetkim olmadı. Bir kaç kez yabancı askerlere, ateşelere brifing verdim. Bunun BÇG ile ilgisi yok. Bu brifingler sınır ötesi operasyonlarla, Çekiç Harekatı ile ilgiliydi. Çekiç Harekatı sona erinceye kadar İngilizce olarak bu brifingleri vermeye devam ettim" dedi.
Daha sonra görev yerinin değiştiğini söyleyen Özkürkçü, şöyle konuştu: "Benim yerime kimsenin atanıp atanmadığını bilmiyorum. Hiç bir devir teslim de yapmadım. İddianamedeki atılı suçları kabul etmiyorum. BÇG Kriz Masası Çizelgesini ilk kez iddianame yayımlandığında gördüm. Genelkurmay'da yapılan her toplantının katılımcı listesi mevcuttur. Bu incelendiğinde katılmadığım açıkça görülecektir. Aldığım takdir belgelerinin de BÇG ile ilgisi yoktur. TSK'da takdir bir motive işidir. 'Takdir verilenler özel adamlardır' diye bir algı oluştu, bu yanlıştır. BÇG'de görev yapmadım, faaliyette bulunmadım. Benim için talihsizlik diye tabir edilen olan yabancı askeri ateşelere İngilizce Çekiç Operasyonu ile ilgili brifing vermem."
-Çapraz sorgu-
Savunmasının ardından Özkürkçü'nün sorgusuna geçildi. Üye Hakim Hakan Oruç'un, "Batı Harekat Konsepti çok konuşuldu. Gerçekten böyle bir uygulama yapıldı mı? Ülker ve bazı firmalar yasaklandı mı? Batı Harekat Konseptinin tamamını gördünüz mü?" sorusuna Özkürkçü, "Batı Harekat Konseptini görmedim. Bizim bulunduğumuz yerde gazeteler okunuyordu. 'Ülker yasaklandı, bundan da biz sorumlu tutuluyoruz' diye konuşulurken duydum. Özel sektörde de vardı bu yasak. Bunu gazetelerden okudum. Bizde de bir süre sonra yasaklandı. Savcılıkta bana soruldu bunlar" diye cevap verdi.
Oruç'un "Vali, kaymakam ve diğer bürokratlarla ilgili bilgi toplattırıldığına şahit oldunuz mu?" sorusu üzerine Özkürkçü, "Bunu görmedim. Orada kulağıma çarpan şeylerden bahsettim. 'Neler duydunuz' denilince duyduklarımı anlattım. Bunları duydum" dedi.
Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin de "BÇG ile çalışma yapmadığınızı söylüyorsunuz. Size, görevlendirildiğiniz yerde ihtiyaç var mıydı? Orada BÇG değil de sadece Çekiç Operasyonu ile çalışma yapmanız biraz ilginç geliyor. Bunu biraz açar mısınız. Orada çalışma yapacak subay yok muydu? Sizin için 'BÇG'de çalıştı' deniliyor?" sorusuna Özkürkçü, "Ben haritalar üzerinde İngilizce'ye çevirme işini yapıyordum. O dönemde İngilizce'yi bilen ve çeviri yapabilecek subay çok azdı. O yüzden beni oraya gönderdiler. İleri düzeyde İngilizce bilen olsaydı bana ihtiyaç olmayacaktı. BÇG ile aynı alanı kullanıyorduk, birbirimizi sima olarak tanıyorduk" şeklinde cevap verdi.
Müşteki avukatlarından Emrullah Beytar'ın "BÇG'de görev verilmediğini söylediniz. BÇG'nin kuvvet komutanlığı ve jandarmada kurulmuş olabileceğini söylemişsiniz. BÇG içinde İstihbarat ağı kurduğunu söylemişsiniz, bunu nereden duydunuz?" sorusu üzerine de Özkürkçü, şöyle konuştu:
"Savcı sorduğunda olabilir dedim. Van depremi oldu, 'Van Çalışma Grubu' kuruldu. 'Çalışma grubu' demek öcü gibi görülüyor. 'Irak Çalışma Grubu' var, çalışıyor. Tüm bu bilgiler bir yerde toplanır, komutana gider ve bir karar almaya yardımcı olunur. Bu çalışma grupları istihbarat amaçlı değil. Irak'la ilgili diyelim. Sınırdan sürekli bilgiler geliyor. MİT'ten bilgiler geliyor. Bunlar toplanıyor."
Sanık Özkürkçü'nün avukatı Süleyman Ayhan da savunmasında müvekkilinin atılı suçları işlemediğini savunarak, "Müvekkilim bir kaç dil bildiği için sınır ötesi operasyonu yabancı askeri ateşelere anlatması için görevlendirilmiştir. Beraatini talep ediyorum" dedi.
Duruşmaya daha sonra ara verildi.
SANIK ZİYA BATUR'UN SAVUNMASI
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın öğleden sonraki bölümünde emekli Albay Ziya Batur, savunma yaptı. O dönemde Genelkurmay Karargahı İç Güvenlik Haraket Dairesine plan subayı olarak atandığını, göreve atandıktan kısa bir süre sonra da BÇG'nin kurulduğunu, BÇG'nin hiç bir faaliyetine ise katılmadığını söyledi.
Batur, şöyle konuştu: "10 Nisan 1997'de kurulan BÇG ile aynı yerde faaliyet gösteriyorduk. BÇG'de faaliyet göstermiş olsaydım beni 1 yıllığına İngilizce kursuna göndermezlerdi. Benim adıma bazı BÇG yazışmaları bulunmaktadır. Bunlar gerçeğe uygun değildir. Eğer BÇG'de görevlendirilseydim iç güvenlikle ilgili yazılarda imzam olmazdı. Görev bölümümde hiç bir zaman BÇG subayı olarak yazılmamıştır. Beni BÇG'de gördüğünü söyleyenler vardır, bu doğaldır, aynı alanda faaliyet gösteriyorduk. Amirlerim beni BÇG'de görevlendirmediler. Bunu amirlerim de beyan etmiştir."
Batur'un ardından savunma yapan avukatı Erkan İncircioğlu, müvekkilinin BÇG faaliyetleri içinde bulunmadığını, kendisine verilen emirleri yerine getirdiğini öne sürdü.
"BÇG yasa dışı değil yasal bir kuruluştur, BÇG, MGK kararları doğrultusunda kurulmuştur. Yasal alanlar içinde görevini yerine getirmiştir. Devlet çapında yapılan mücadalede TSK bünyesinde de neler yapılabilirin cevabı aranmıştır" diyen İncircioğlu, şöyle konuştu: "Müvekkilim İç Güvenlik Harekat Dairesi'nde görevlendirilmiştir. BÇG ile ilgisi yoktur ve imzasız bir listede ismi bulunduğu için burada yargılanmaktır. Belgeler incelendiğinde askeri yazışma usullerine uymadığı görülecektir. Kendisi BÇG çalışmasına katılmamıştır, bunu amirleri de belirtmiştir. Kendisi, verilen emirleri yerine getirmiştir. Ast, üstün verdiği emirleri yerine getirir. Her asker amiri tarafından verilen emri yerine getirir. Müvekkilimin verilen emri suç olarak görmesi, bilmesi mümkün değildir."
Batur'un diğer avukatı Şule Nazlıoğlu Erol ise dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in tanık olarak dinlenmesini talep etti. Erol, "Süleyman Demirel'in dinlenmesini talep ediyorum, vefat etmeden önce, yaşı itibariyle. Huzurlarınızda sorulara cevap vermesi gerektiğini düşünüyorum" dedi.
SANIK YÜKSEL SÖNMEZ'İN SAVUNMASI
Duruşmada savunma yapan sanık Yüksel Sönmez de 28 Şubat döneminde binbaşı olduğunu, Genelkurmay Karargahında görev yaptığını, görevinin plan subaylarıyla aynı olduğunu anlattı. Sönmez, "Bana 'BÇG'de görev yapacaksın' diye bir görev verilmedi. Kullandığım giriş kartından ayrı bir kart da verilmedi. BÇG çalışmaları devir teslim momerandumu belgesini ben hazırlamadım. Evrakları imza yetkim bulunmuyor. Savcılığın bu belgeleri neden iddianameye koyduğunu bilmiyorum. Benim hazırladığım belgelerde suç teşkil edecek bir şey yok" diye konuştu.
Savunmasının ardından Sönmez'in sorgusuna geçildi.
Üye Hakim Hakan Oruç, "BÇG Çalışmaları Devir Teslim momerandumunda adınız geçiyor. Siz hazırlamadıysanız da böyle bir belge var mı, içeriği doğru mu?" sorusuna Sönmez, "Ben yaptığım görevleri anlattım, belgeyi görmedim" diye yanıt verdi.
Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin'in "BÇG'de çalıştınız mı, burada (iddianamede) çalıştığınız söyleniyor. 'Toplantıya katıldım, bunun BÇG toplantısı olduğunu bilmiyordum' demişsiniz buna ne diyeceksiniz sorusu üzerine Sönmez, "Ben plan şubede görevliydim. Çalışma yerim orası. Savcılıkta yanlış söylemişim plan şubeye atandığım tarih 1996" dedi.
Sönmez'in avukatı Müşteba Aydın, savunmasında, dönemin Genelkurmay Başkanı Karadayı'nın emri olmadan hiç bir işin yapılamayacağını, o dönemde binbaşı rütbesinde olan müvekkilinin yetkilerinin de sınırlı olduğunu öne sürdü.
Aydın, "Müvekkilim mecburen BÇG ile aynı ortamda bulundu. BÇG çalışmaları devir teslim momerandumunu hazırlamamıştır. Genelkurmay Karargahında karar almada herhangi bir irade sergilememiştir" ifadesini kullandı.
SANIK OSMAN BÜLBÜL'ÜN SAVUNMASI
Duruşmada sanık emekli Albay Osman Bülbül de savunma yaptı. İddianamedeki suçlamaları kabul etmediğini ifade eden Bülbül, emrinde görev yaptığı bazı sanıkların tutuksuz yargılanırken, kendisinin 15 ay tutuklu kaldığını söyledi.
54. Hükümetin görevden ayrıldığı 18 Haziran 1997'den sonra, İç Güvenlik Harekat Dairesi Plan Şubesinde görev aldığını belirten Bülbül, 28 Şubat sürecinde, Harekat Başkanlığı emrinde görevlendirilmemiş olmasına rağmen soruşturmaya dahil edilmesini anlayamadığını belirtti.
Amirlerince, kendilerine verilen takdirnamelerin, iddianamede "suç unsuru" gibi gösterildiğini ileri süren Bülbül, "Görevimi layıkıyla yaptığım için aldığım takdir belgelerinin, iddia makamınca suç olarak gösterilmesi içimi acıtıyor" dedi.
Yasalara aykırı hiçbir eylemde bulunmadığını savunan Bülbül, şunları kaydetti: "Hiçbir özel sahada görev almadım. Mesaisi ofis içinde başlayıp, ofis içinde biten bir kişi hangi sahada ne tespit yapabilir. Suçlamaları kabul etmiyorum. İsnat edilen suçları zaman ve görev bakımından işlemem mümkün olamaz. Ben Harekat Başkanlığında görev aldığımda 54. Hükümet iş başında değildi. 15 ay tutuklu kaldım ve bu davanın mağduru durumuna düşürüldüm. Bugüne kadar askeri hiyerarşinin dışında bir ortamda, kuruluşta görev yapmadım. Türk Silahlı Kuvvetlerinde de böyle bir yapının olmadığına, haksız hükümle davanın mağduru edildiğime inanıyorum. Beraatımı istiyorum."
-Soruları yanıtlamadı-
Savunmasını tamamlamasının ardından, Bülbül'ün sorgusuna geçildi. Müşteki avukatı Emrullah Beytar'ın, "Belgelerde, takdir belgelerinin, 'irticayla' ilgili mücadelenizden dolayı verildiği görülüyor. Takdir belgesi, hangi çalışmalarınız kapsamında verildi" sorusunu, Bülbül, yanıtsız bıraktı.
Bülbül, diğer müşteki avukatlarının sorularını da "davaya katılma taleplerinin kesinleşmediği" gerekçesiyle cevaplamadı.
DURUŞMA SONA ERDİ
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz, emekli Korgeneral Yıldırım Türker, emekli Albaylar Ziya Batur, Yüksel Sönmez ve Osman Bülbül ile Tuğgeneral Ertuğrul Gazi Özkürkçü'nün duruşmalardan vareste tutulmasına karar veren mahkeme, duruşmayı yarın saat 10.00'a erteledi.
(17 Aralık 2013, 13:37)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Darbe kaydına tekzip talebi
Darbe kaydına suç duyurusu
28 Şubat davasında mahkeme heyeti ile ilgili tartışmalar
28 Şubat´a Balyoz etkisi
28 Şubat davası duruşmaları
Flaş!!! 28 Şubat davası açıldı
28 Şubat soruşturması manşetlerimiz
28 Şubat süreci manşetlerimiz
28 Şubat iddianamesinde arama yap