28 Şubat davasında 58. duruşma başladı. Duruşmada sanıkların savunmalarına devam ediliyor.
15.01.2014 12:35 28 Şubat dönemine ilişkin 103 sanığın, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirak" suçundan yargılandıkları davanın 58. duruşması başaldı. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya sanıklar ve avukatları ile müşteki ve avukatları katılıyor.
Üye Hakim Süleyman Köksaldı, sanık yoklamalarını aldı.
SANIK ABDULLAH KILIÇARSLAN'IN SAVUNMASI
Duruşmada, sanıklar savunmalarını yapmaya devam ediyor. Sanıklardan emekli Tuğgeneral Abdullah Kılıçarslan, savunmasında, hakkında öne sürülenlerin hiçbirinin doğru olmadığını, suç tarihi olarak ifade edilen dönemde Özel Harekat Kuvvetlerinde görevli olduğunu söyledi.
İkametgahında ele geçirilen belgelerin atılı suçlarla ilgisinin olmadığını belirten Kılıçarslan, iddianamenin eksiklerle dolu olduğunu ileri sürdü.
Kılıçarslan, "Hükümete bir darbe yapılmamıştır. Protokol gereği Sayın Erbakan görevden ayrılmıştır. Savcı, Genelkurmay Adli Müşavirliğine gönderdiği belgede, 'Sanıkların istedikleri belgeleri vermeyin, doğrudan savcılığa gönderin' diye emretmiştir. Bu adil yargılamaya müdahaledir. Savcılık ve Genelkurmay adli makamı hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istiyorum. Devletin temeli adalettir, adalet olmazsa devlet çöker. Kanunların ruhu, adaletin vicdanı vardır. Adaletin intikam aracı olarak kullanılmasına izin verilmemelidir" diye konuştu.
-"BÇG hiyerarşi dışı gizli bir grup değildir"-
Daha önce ifade veren sanıkların, kendisinin BÇG'de çalışmadığını ve orada görmediklerini söylediğine dikkati çeken Kılıçarslan şöyle konuştu: "BÇG'de hiçbir şekilde çalışmadım. Hiçbir belgede imzama rastlanılmamıştır. BÇG, sadece irticayla mücadele amacıyla kurulmuştur. İddia makamı, 'BÇG, hükümetin bilgisi dışında kurulmuştur' diyor. Bu doğru değil. MGK'da alınan kararların takibine özgü bir çalışma yöntemidir. Karadayı ve rahmetli Erbakan, BÇG'den haberdardır. MGK aynı zamanda başbakanın da bir karargahıdır. Yaptıkları çalışmaları başbakana sunuyorlar. BÇG hiyerarşi dışı, gizli bir grup değildir. Herkes tarafından bilinen açık bir yapıdır. BÇG hukuki denetimden de geçmiştir. O dönem Hasan Celal Güzel'in şikayet ve ihbar dilekçesi Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel tarafından incelenmiştir. Dönemin Milli Savunma Bakanı İsmet Sezgin tarafından BÇG'nin yasal bir çalışma grubu olduğu bildirilmiştir."
SANIK CELALETTİN BACANLI'NIN SAVUNMASI
Duruşmada savunmasını yapan sanık Muvazzaf Tuğgeneral Celalettin Bacanlı, 1996'da binbaşı rütbesiyle Genelkurmay Karargahı'na atandığını, 4 yıl süreyle çeşitli birimlerde plan ve proje subayı olarak görev yaptığını söyledi.
Karargahtaki iş yoğunluğu ve yedeğinin olmaması nedeniyle kendisine "ikiz görev" verilmediğini belirten Bacanlı, şöyle konuştu: "Şahsıma isnat edilen suçlamayı şiddetle reddediyorum. Şerefli bir Türk subayı olarak hangi şartlarda olursa olsun yalan söylemem mümkün değil. BÇG'de görev verilseydi ben de bunu diğer arkadaşlarım gibi beyan ederdim. BÇG'nin toplantısına katılmadım, bir görev verilmedi. Sadece 45 kişilik bir listede ismim geçiyor. Bu listede BÇG'ye giriş yetkisi olanların isimleri var. Bu belgeyi ilk kez savcılık sorgusunda gördüm. Bunu kimse bana tebliğ etmedi. Bunun Genelkurmayda ıslak imzalı bir örneği yoktur. Evrakın giriş-çıkış kaydı ve imha tutanağı bulunmuyor."
Mevzuata göre 1997'de giriş kartı verme yetkisinin Genelkurmay Genel Sekreterliğinde olduğunu, ancak söz konusu listenin Merkez Daire Başkanlığına hitaben yazıldığını ileri süren Bacanlı, listenin 1997'de değil, sonraki yıllarda oluşturulduğunu savundu.
Bacanlı, "Benim BÇG'de çalıştığımı söyleyen kimse yok. Çünkü çalışmadım. İfade verenler de bunu belirtmiştir. Böyle bir emir almadım. Görevlendirilenler de ortadadır. Gösterilen hiçbir belge veya evrakla ilgim yok. Bu nedenle atılı suçtan beraatimi talep ediyorum. Resmi görevim devam ettiği için duruşmalardan vareste tutulmayı talep ediyorum" diye konuştu.
Bacanlı'nın avukatı Dilek Bacanlı da müvekkilinin suçsuz olduğunu savunarak, beraatini talep etti.
SANIK MEHMET CUMHUR YATIKKAYA'NIN SAVUNMASI
Duruşmada savunmasını yapan sanık muvazzaf Albay Mehmet Cumhur Yatıkkaya, 1994-2004 arasında Genelkurmay Karargahında görev yapmadığını, ziyaretçi olarak bile gitmediğini söyledi.
Atılı suç tarihlerinde kendisine 9 kez geçici görev verildiğini, bunlardan birinin Bosna-Hersek, diğerinin ise olağanüstü hal bölgeleri olduğunu bildiren Yatıkkaya, BÇG'ye giriş kartı verildiği iddiasının "mantık dışı olduğunu" savundu.
Yatıkkaya, "BÇG'de görev yapmadım. Listede ismi bulunan 44 kişiyi tanımıyorum. Hiçbir faaliyete katılmadım. Sözlü ya da yazılı görevlendirilmedim. Delil olarak sunulan belgeleri ben hazırlamadım, imzam bulunmuyor. İsmi geçenlerle hiçbir şekilde aynı ortamda çalışmadım. Halen görevime devam ettiğim için adli kontrol şartının kaldırılmasını ve duruşmalardan vareste tutulmamı talep ediyorum" dedi.
Yatıkkaya'nın avukatı Ali Rıza Bingöl de savunmasında, "Müvekkilim BÇG'de görev almamıştır. Bununla ilgili iddianamede bir şey yok. Sadece listede isminin olması bunu ispatlamaya yetmez" dedi.
Duruşmaya ara verildi.
SANIK ABDULLAH KILIÇARSLAN'IN SAVUNMASI-2
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın öğleden sonraki bölümünde savunmasına devam eden emekli Tuğgeneral Abdullah Kılıçarslan, BÇG'de çalışmadığını, bu kapsamda yapılan toplantılara katılmadığını söyledi.
Evinde yapılan aramada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, eski ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz'e yazdığı bir mektubun kopyasının bulunduğunu hatırlatan Kılıçarslan, "Bunu internetten temin ettim. 2011'de bana Ak Parti İstanbul milletvekilliği teklif edilmiştir" dedi.
Savunmasının ardından Kılıçarslan'ın sorgusuna geçildi.
Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin'in, "Evinizde bulunan ajandanızda 'BÇG grubu toplantısı' başlıklı bir yazı var. Bu BÇG toplantısı mı?" sorusu üzerine, Kılıçarslan, "Ben bu toplantıya katılmadım. Ancak Özel Kuvvetler komutan yardımcısı katılmış olabilir. O şekilde not almış olabilir" dedi.
Kılıçarslan, Çetin'in, "Notlarınızda simgesel başörtüsü deniliyor. Bunu biraz açabilir misiniz?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Özel Kuvvetler kurmay başkanı olduğumda, annem ve babamın sağlık karnesi vardı. Bunları değiştirmek istedim. Annemin fotoğrafı başörtülü, babamınki sakallı. Kabul etmediler, 'bu şekilde olmaz komutanım' dediler. Çağırdım, babamı sakal tıraşı yaptırdım. 80 yaşındaki annemin başını açtırdım. Ne yapsaydım savcım, yönetmelik böyle."
-"Ben Sokrates değilim"-
Müşteki avukatı Muhammed Emin Özkan'ın, "Savunmanızda sık sık Sokrates'e atıflar yaptınız. Siz de Sokrates gibi, suçları bilerek ve isteyerek mi işlediniz?" sorusuna Kılıçarslan, "Ben Sokrates değilim. Bildiğim doğrular içerisinde, vicdanımın sesini dinleyerek askerlik yeminine bağlı kalarak insan hak ve hürriyetlerinin ile adaletin gelişmesi için dile getirdim" yanıtını verdi.
Müşteki avukatı Emrullah Beytar'ın, "Siz BÇG içinde yer almadığınızı söylediniz ancak evinizde yapılan aramada ele geçirilen ajandada, el yazısıyla 'irticai faaliyetlerle ilgili bir çalışma başlatacağız' şeklinde yazı var. Bu cümlenin Özel Kuvvetler Komutanlığıyla ilgisi nedir?" sorusunu Kılıçarslan, "Özel Kuvvetler komutanlığının BÇG ile ilgisi yoktur, BÇG'yle ortak bir çalışması olmamıştır" diye yanıtladı.
Beytar'ın, "Mütedeyyin subayların özel kuvvetlerden atılıp atılmadığını" sorması üzerine Kılıçarslan, "Özel Kuvvetler Komutanlığından irtica nedeniyle hiçbir personel atılmamıştır" yanıtını verdi.
-"Şövalye ruhlu subayım"-
Beytar'ın, "Ajandanızda şifreli cümleler var. Sizin gibi özel kuvvetlerde görev yapan bir kişinin ajandasında şifreler bulunması BÇG ile alakalı olduğunuz izlenimi uyandırmaktadır. Bu şifreli yazılarınızdaki amaç nedir" sorusunu, Kılıçarslan, "Demek ki siz şifre uzmanıymışsınız. Sizi tebrik ediyorum. Bir istihbarat kuruluşuna başvurmanızı tavsiye ediyorum" diye yanıtladı.
Müşteki avukatı Namık Kemal Urhan'ın, Kılıçarslan'ın evinde geçirilen CD'lerde yer alan BÇG belgelerine değinip, "Siz BÇG'yi savunuyorsunuz" demesi üzerine Kılıçarslan, "Ben vicdan sahibiyim, Allah'ım, kitabım, vicdanım var. TSK'nın şövalye ruhlu bir subayıyım, savunurum" karşılığını verdi.
Sanık emekli Orgeneral Çetin Doğan da Kılıçarslan'a bazı sorular yönelterek "Özel Kuvvetler Komutanlığı benim emrim dışında hareket etmemiştir. Bunu zaman zaman kontrol etmişimdir. Eğer özel kuvvetler suç işlediyse cezasını bana verin" diye konuştu.
DURUŞMA SONA ERDİ
Savunması alınan sanıkların, duruşmalardan vareste tutulmasına karar veren mahkeme, duruşmayı, 20 Ocak Pazartesi saat 09.30'a erteledi.
------------------------------------------------------------------------------
28 ŞUBAT TANK YÜRÜYÜŞÜ İDDİALARINI ÇÜRÜTEN BELGE
16.01.2014 10:21 28 Şubat mahkemesine ulaşan belgeler, Sincan’da caddelere çıkan tanklar için ‘Planlı tatbikattı” savunmasını çürütüyor. Askeri literatürde "ceride" olarak nitelenen tutanaklarda emir ve uygulamalar dakika dakika belirtilirken, tankların Sincan caddelerinde yürüdüğü saatlerde Tümen Komutanı Erdal Ceylanoğlu'nun izinli olması da dikkat çekiyor.
Tarihe "Post modern darbe" olarak geçen 28 Şubat sürecinde Ankara'nın Sincan İlçesi’nden yürütülen tanklar, hafızalardaki yerini koruyor. Sincan’ın RP'li Belediye Başkanı Bekir Yıldız tarafından düzenlenen Kudüs Gecesi’nden beş gün sonra gerçekleşen bu olay, 28 Şubat iddianamesinde, "darbe suçunun" en önemli eylemleri arasında sayıldı.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 28 Şubat davasında, Sincan'dan tankların yürütülmesi emrini veren komutanların da aralarında yer aldığı tüm sanıklar üç ay içinde tahliye edildi. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı (KKK) Hikmet Köksal, KKK Kurmay Başkanı Doğu Aktulga, dönemin Eğitim ve Doktrin (EDOK) Komutanı İzzettin İyigün ve tankların yürüdüğü dönemde Ankara Zırhlı Birlikler Tümeni'nin Komutanı olan Erdal Ceylanoğlu, yaptıkları savunmalarda "tankların planlı tatbikat çerçevesinde yürütüldüğünü" ileri sürdüler. Ancak Genelkurmay Başkanlığı kanalıyla mahkemeye ulaşan, 17 yıl öncesinin emir ve uygulama tutanakları, dönemin komutanlarının bu tezlerini çürüttü. Askeri literatürde "ceride" olarak nitelenen tutanaklarda, tankların yürütülmesine ilişkin emir ve uygulamalar dakika dakika belirtiliyor.
EMİRLER ŞİFAİ VERİLDİ
El yazısı ile kaleme alınan tutanaklarda, tankların Sincan'dan yürütülmesi emrinin "yazılı" olarak değil, "şifai" emir yoluyla verildiği vurgulanıyor. Zırhlı Birlikler Tümen Komutanlığı tarafından düzenlenen üç sayfalık cedirelere göre tanklara ilişkin ilk emri, 3 Şubat 1997 saat 19.45'te KKK Kurmay Başkanı Doğu Aktulga veriyor. İkinci emir ise ilk emirden 15 dakika sonra saat 20.00'de EDOK Komutanlığı'ndan geliyor. Ceridelerde, her iki emrin de yazılı değil, "şifai" olarak verildiği not düşülmüş. 3 Şubat 1997 tarihli ceridede, "Kırmızı Tb'nin 4 Şubat 07.30'da tatbikat için Akıncılar GSP bölgesine hareketi şifai emirle alındı" ifadesi de yer alıyor.
Ceridelerde dikkat çeken bir diğer husus ise tankların yürüdüğü 4 Şubat 1997 tarihinde, Zırhlı Birlikler Tümen Komutanı Erdal Ceylanoğlu'nun izinde bulunması. Tankların bağlı bulunduğu birliğin komutanının tatbikat günü birliğinin başında bulunmaması ve tatbikatın başlamasından 6 saat sonra izinden dönerek komutayı devralması da çok
rastlanan bir durum değil.
KOMUTAN İZİNDE
Yerleşik uygulamalarda, planlı tatbikatların emirleri ilgili birliklere daha önceden yazılı olarak veriliyor. Sincan'dan tankların yürütülmesinde ise bu yol izlenmemiş. Tümen Komutanlığının 4 Şubat tarihli ceridesinde ise 18 tank, 4 ZMA (zırhlı muharebe aracı) ve 10 ZPT (zırhlı personel taşıyıcı) ile 209 personelden oluşan birliğin, saat 07.30'da Etimesgut-Sincan-Yenikent-Akıncılar istikametine hareket ettiği vurgulanıyor. Aynı ceridenin devamında Tümen Komutanı'nın saat 13.30'da izinden dönerek göreve başladığı ve saat 14.00'te de Akıncılar Bölgesi'ne ulaşmış olan birliği denetlediği belirtiliyor. Bu iki ayrıntı, sanıkların "tankların yürümesi planlı tatbikattı" savunmasıyla çelişiyor.
'TANKLARIN TAŞINMASI MÜKÜNDÜ'
Genelkurmay'ın gönderdiği ceride ve inceleme raporunda, mahkemenin, tankların Sincan'dan yürütülmesine ilişkin sorularına da cevap verildi. "Tanklar taşıyıcılarla götürülemez miydi?" sorusuna verilen yanıtta, "1996-1997 yıllarının envanterinde bulunan tank taşıyıcıların sayısına göre, tankların taşıyıcılarla götürülmesinin mümkün olduğu değerlendirilmiştir" denildi. İnceleme raporunda, tankların “Paletlerle intikalinin daha kısa sürede gerçekleşmesi, personelin motorlu intikal eğitimi” gibi gerekçeler yüzünden paletleri üzerinde gitmiş olabileceği belirtildi. Raporda, bayram törenlerine iştirak edecek tankların Atatürk Kültür Merkezi'ne intikalinin de paletler üzerinde yürüyerek yapıldığı hatırlatıldı. (Göksel Çağlav/Akşam)
(15 Ocak 2014, 12:35), son güncel.: (16 Ocak 2014, 10:21)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Darbe kaydına tekzip talebi
Darbe kaydına suç duyurusu
28 Şubat davasında mahkeme heyeti ile ilgili tartışmalar
28 Şubat´a Balyoz etkisi
28 Şubat davası duruşmaları
Flaş!!! 28 Şubat davası açıldı
28 Şubat soruşturması manşetlerimiz
28 Şubat süreci manşetlerimiz
28 Şubat iddianamesinde arama yap