28 Şubat davasında 61. duruşma başladı. Duruşmada sanıkların savunmalarına devam ediliyor.
22.01.2014 10:36 28 Şubat dönemine ilişkin 103 sanığın, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirak" suçundan yargılandıkları davanın 60. duruşması başladı. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya sanıklar ve avukatları ile müşteki ve avukatları katılıyor.
Üye Hakim Süleyman Köksaldı, sanık yoklamalarını aldı.
SANIK ERKAN YAYKIR'IN SAVUNMASI
Duruşmada sanık emekli Albay Erkan Yaykır, dün yarım kalan savunmasına devam etti. Yaykır, 28 Şubat döneminde irticanın bir tehdit olduğunu, bununla yapılan mücadelenin suç olarak görülemeyeceğini kaydetti.
Askeri işleyiş ve hiyerarşi göz önüne alınmadan hazırlanan iddianamenin, daha ilk baştan geçersiz hale geldiğini savunan Yaykır, iddianamede, kişilerin dini eğilimlerinin sorgulandığı, fişlendiği, aile yaşamlarına bakıldığı yönünde iddiaların bulunduğunu ancak bunların icra ve sonuç kabiliyeti olmayan haber ve emareler olduğunu ileri sürdü.
Bu haber ve emarelere bakılarak hazırlanan iddianamenin, dayanaksız ve bilimsellikten uzak olduğunu iddia eden Yaykır, "İddianamede, fişleme olarak gösterilen şeyler, haber ve bilgilerdir. Bunlar kıymetlendirilmemiştir. Bu emarelere bakılarak hiçbir hüküm kurulmamış ve karar verilmemiştir. Karar verilmesi de mümkün değildir" dedi.
Yaykır, şunları kaydetti: "Emniyet tarafından dava dosyasına dahil edilen her türlü belge ve delil, iddianame konusunda açık şüphe oluşmuştur. Bu şekilde yargılanmamız hukuken uygun değil. Hakkımızdaki deliller, imzasız bilgisayar çıktıları olup, hukuki bir delil niteliği taşımamaktadır. Ayrıca hukuka aykırı olarak elde edilmiştir. Beraatımı talep ediyorum."
-"Modüle edilmiş konuşmalar"-
Savunmasını tamamlamasının ardından Yaykır'ın sorgusuna geçildi.
Üye Hakim Hakan Oruç'un, "Bir şahısla, Abdullah Çatlı'dan da örnekler vererek yaptığınız bir konuşmanın ses kasetleri var. Konuşmaların bir subay ile sıradan bir vatandaş arasında yapıldığını düşündüğünde garip geldi. Bu konuşmaları yaptığın şahsı kullandınız mı?" sorusuna Yaygır, "Bu şahsı kullandık. İstihbaratta, şahsın kim olduğunu, bir örgüt tarafından kullanılıp kullanılmadığını, suça meyilli olup olmadığını sorarak başlarsınız. Bu görüşmelerin tamamı, bu şahsın bizimle ilgili ne kadar bilgiye vakıf olduğunu anlamak için modüle edilmiştir" yanıtını verdi.
Oruç'un, "Resmi bir kurumda böyle bir konuşma olabilir mi?" sorusunu üzerine Yaykır, "Olabilir, çünkü bu şahıs deniz kuvvetleriyle ilgili birçok konuya sahip. Biz onun mimiklerini, konuşma şeklini analiz ediyoruz. Verdiği cevaplar da önemli değil. Şahsın gerçekliğe ne kadar yakın olabileceğini tespit ediyoruz. Bu modüle edilmiş konuşmalar. Daha sonra bu şahsın yanlış anlamaması için bizim düşüncemizi söylüyoruz" dedi.
Hakim Oruç'un,"O dönemde istihbarata ait ses kasetleri nasıl saklanıyordu?" sorusuna, Yaykır, "Deprem olduğu için biz o dönemde Gölcük'te çadırdaydık. Yıkılmayan yerlerde çelik kasalarda saklıyorduk. Bunlar devletin arşivleridir" cevabını verdi.
-"BÇG'de çalışmadım"-
Hakan Oruç'un, "BÇG'nin taşra teşkilatında çalıştınız mı?" sorusuna, Yaykır, "Hayır çalışmadım, böyle bir yapı kurulsaydı, belgelerde olması gerekirdi. Ne Donanma Komutanlığında ne de Deniz Kuvvetleri Komutanlığında böyle bir yapı kurulmadı" yanıtını verdi.
Oruç'un, "İmha edilen bazı evraklarla ilgili bir beyanda bulundunuz. Bu belgeleri daha önce gördünüz mü?" sorusunu, Yaykır, "1998'dekileri gördüm. Onun dışındakileri görmedim" diye yanıtladı.
Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin'in, "Savunmanızın başında TSK'dan atılmalardan bahsettiniz ve bunlarla ilgili iddianamede, hiçbir bilgi ve belge olmadığından bahsettiniz. İddianamede, buna ilişkin belgeler bulunuyor. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?"sorusunu Yaykır, şöyle cevapladı:
"Bunlar belge değildir. Somut bir icraya yönelik belgeyle desteklenmedikçe hiçbir şey ifade etmez. Uydurma belgelerle birilerinin bir şey söylemesi somut gerçekleri ortaya çıkarmaz. Savcılığın görevi, bunu somut bir şekilde ortaya koymaktır. YAŞ kararlarıyla atılmalar bellidir, hangi sözler nedeniyle atılmaların ortaya konulduğunu siz savcı olarak ortaya koyarsınız o zaman anlarım."
-"BÇG'nin irade beyanı yok"-
Savcı Çetin'in, "Atılma prosedürü bellidir. BÇG'nin böyle bir iradeyi ortaya koyup koymadığını merak ediyorum" demesi üzerine Yaykır, "BÇG'nin bir irade beyanı yoktur. Sadece BÇG olarak söylemiyorum, karargahlarda kurulan hiçbir grubun irade beyanı yoktur. Bütün irade beyanlarını komutan yapar. YAŞ kararıyla atılanların neden atıldığı bellidir" cevabını verdi.
Kemal Çetin'in, "Anayasanın 14. maddesinde sayılan eylemler kapsamında YAŞ kararlarıyla atılmaların olduğunu belirttiniz. Bu kapsamda sayılan eylemler, yıkıcı, bölücü faaliyetler. İhraç kararlarının yanında herhangi bir adli soruşturma yapılmaması bir sorun teşkil etmiyor mu?" sorusuna Yaykır, "Bu beni ilgilendiren bir konu değildir" karşılığını verdi.
Savcı Çetin'in, "Evinizde çıkan belgeler var. BÇG olay bildirim raporu var. Sizin hazırladığınız belirtiliyor. Savunmanızda bunlardan bahsederken 1998 tarihlidir dediniz. 1996'dan itibaren İstihbarata Karşı Koyma görevi aldığınız değerlendirildiğinde, bu belgeler, raporlar hangi tarihten itibaren sizin tarafınızdan hazırlanmaya başlanmıştır ki kabul etmiyorsunuz?" sorusuna Yaykır, "Evimde bulunduğunu iddia ettiğiniz belge 11 Eylül 2011 tarihli Balyoz planına ilişkin bir belge. Bunu da Balyoz iddianamesi açıklandığında internetten indirdim. Bunun dışında belge yok" yanıtını verdi.
-"İddianamenizi doğru yazın"-
Savcı Çetin'in, "İddianamede yer alan belgeler var. Üstünde evinde bulunan belgeler yazıyor, atlanmış olabilir" demesi üzerine Yaykır, "Sayın savcım siz burada bulunan sanıkları müebbet hapisle yargılıyorsunuz. O zaman iddianamenizi doğru yazın, atlanmasın" cevabını verdi.
Savcı Çetin'in, "Emare ve haber olan bilgiler kullanılarak hiçbir personel hakkında işlem yapılmadığını belirttiniz. Personel, sizin haber, emare dediğiniz bilgilere dayanılarak ihraç edildi. Bu anlaşılıyor" demesi üzerine Yaykır, "Hayır anlaşılmıyor, siz öyle anlıyorsunuz. Bunlar MİT'te var. Bu şahısların tarikatlarla ilişkili olduğu tespit edilmiştir. Bize gelen bilgiler daha sonra devletin diğer kurumlarınca da teyit edilip böyle karar verilmiştir" dedi.
-"Özel hayatın ihlali değil"-
Çetin'in, "Şahsi dosyalarda sadece YAŞ kararları yok. Eklerinde kişilerin eşinin başörtülü olması gibi uyarılar da var" demesi üzerine Yaykır, "Bunlar yok, sizin seçtiğiniz cümleler. Örgütsel faaliyetleri ortaya koyan birçok cümle de var" karşılığını verdi.
Çetin'in "İnsanların evine teftiş için subay gönderilebilir mi?" sorusuna Yaykır, "Ben göndermedim, benle ilgili böyle bir husus yok. Ben özel hayatın ihlali olduğunu düşünmüyorum, devlet de düşünmüyor, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de düşünmüyor. Siz sayın savcı olarak düşünebilirsiniz" cevabını verdi.
Duruşmaya, bir süre ara verildi.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın öğleden sonraki bölümünde sanık emekli Albay Erkan Yaykır'ın sorgusuna devam edildi.
Müşteki avukatlarından Hüsnü Tuna'nın, "23-25 Ocak tarihinde Gölcük Donanma Komutanlığında yapılan toplantıya katıldınız mı, göreviniz var mıydı?" sorusuna Yaykır, "Ben hiç bir şekilde katılmadım. Ne de içeriğini bilirim" şeklinde yanıt verdi.
Yaykır, Tuna'nın, "Mart 1998 tarihli Gölcük'te kuran kursları ve kaçak kuran kursları raporunu ne amaçla hazırladınız?" sorusuna "Garnizon Komutanlığı adına hazırladım. Valiliğin verdiği bilgiler doğrultusunda" diye cevapladı.
Tuna'nın, "Gölcük'te çıkan belgelerle ilgili, bir binaya giren kadın ve erkeğin takip edilmesini, bir mahalledeki camiye gidenlerin izlenmesini ne amaçla yaptınız veya yaptırdınız?" sorusuna Yaykır, "Benimle ilgisi yoktur. Tarih doğru mu? O benim görev yapmadığım bir döneme aittir" dedi.
Yaykır, Tuna'nın, "Ömer Lütfi Topal'ın kimler tarafından öldürüldüğünü biliyor musunuz?" sorusu üzerine de "Böyle saçma sapan soruya cevap vermek zorunda değilim. Siz TSK'yı cinayet suçlusu olarak gösteremezsiniz" diye karşılık verdi.
-"Ali Kalkancı'da o yetenek yok"-
Yaykır, Tuna'nın, "Akın Birdal'ın suikaste uğramış olması andıcın uygulandığını göstermez mi? sorusuna "Hayır göstermez. Siz o dönemde bir subay olan birine bunları yönlendirmeniz doğru değil. Yanlış tespitlerle kamuoyunu yönlendirmeye çalışmayın" şeklinde cevap verdi.
Yaykır, Tuna'nın "Ali Kalkancı'nın psikolojik harekatçı olarak kullanmasına ne diyorsunuz?" sorusu üzerine ise "Yok ya, onda o yetenek yok" diye karşılık verdi.
Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal, zaman zaman müşteki avukatlarını davanın dışında soru sormamaları konusunda uyardı.
Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin'in, "Savunmanızda Yusuf Sezer adlı kişiyle görüşmenizi bu kişiyi tanımanız için yaptığınızı söylediniz. Bir vatandaş olarak görüştüğünüzü söylediniz, istihbarat amaçlı değil, doğru mu? Bu şahsı istihbarat elemanı olarak görevlendirdiniz mi? sorusu üzerine Yaykır, şöyle konuştu:
"Ben sizin istihbarat bilginizin olmadığını düşünüyorum. İstihbarat hakkında bilgisi olmaması kişiliyle ilgili değildir. İstihbarat personeli olarak görevlendirilmiş bir personel değildir. Bu tür konuşmalar istihbarat açısından kullanılan tekniklerdir. O personel, Yusuf Sezer, hiç bir şekilde yönetilmiş, yönlendirilmiş biri değildir. Sivil biridir."
Yaykır, Çetin'in, "İddianamedeki takdir ettiğiniz çalışmaları nelerdir?" sorusu üzerine "Bu kendi kendine yaptığı çalışmalardır. Benim yönlendirmem değildir. Kişisel çalışmaları nedeniyle takdir ettim. Aradan 16 yıl geçti, hatırlamıyorum. Belki iyi resim yapıyordu" diye yanıt verdi.
Yaykır, müşteki avukatlarından Emrullah Beytar'ın, "Gölcük'te görev yaptığınız birime BÇG'ye ait bir evrak geldi mi, gördünüz mü? sorusuna "Hayır gelmedi. Ne de duydum, ne de gördüm. Kimse de bir şey söylemedi" dedi.
Yaykır, Beytar'ın, "Yusuf Sezer ile ilgili sorular soruldu. İddianamede ismi çok ayrıntılı geçiyor. 28 Şubat sürecinde bazı sivil toplum kuruluşlarının başkanları, bazı vakıflar, birçok kez fişlenmiş. Bazıları kapatılıyor. Zehra Vakfı Başkanı bir cinayete kurban gitti, Agos gazetesi yazarı Dink var. Sizin, Yusuf Sezer ile görüşmeleriniz örtüşüyor. Bu karanlık cinayetlerle ilgili bilginiz oldu mu? sorusuna "Bunlarla bizim ne ilgimiz ne de bilgimiz vardır. Mahkeme kararıyla kapatılmış derneklerin hesabını bana da soramazsınız" şeklinde cevap verdi.
DURUŞMA SONA ERDİ
Mahkeme Başkanı Köksal, duruşmaya ara verdiğini açıkladı.
Yaykır, iddianameyi hazırlayan cumhuriyet savcıları hakkında suç duyurusunda bulunmak istediğini belirtti. Mahkeme gereği için suç duyurusu talebinin Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verdi.
Bu arada söz alan Savcı Çetin, iddia makamının mağdur edildiğini kaydederek, "Başkanım, siz böyle karar verdikçe herkes suç duyurusunda bulunacak. Burası şov yerine dönecek" dedi.
Salonda bulunan müşteki avukatları ile sanık avukatları arasında kısa süreli sözlü tartışma yaşandı.
Erkan Yaykır, Çevik Bir ile Vural Avar'ın duruşmalardan vareste tutulmalarına karar veren mahkeme, duruşmaya, 27 Ocak Pazartesi saat 09.30'a kadar ara verdi.
(22 Ocak 2014, 10:36)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Darbe kaydına tekzip talebi
Darbe kaydına suç duyurusu
28 Şubat davasında mahkeme heyeti ile ilgili tartışmalar
28 Şubat´a Balyoz etkisi
28 Şubat davası duruşmaları
Flaş!!! 28 Şubat davası açıldı
28 Şubat soruşturması manşetlerimiz
28 Şubat süreci manşetlerimiz
28 Şubat iddianamesinde arama yap