28 Şubat davasında 42. duruşma başladı. Tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasına devam edilen duruşmada ilginç bir olay yaşandı. Savunmasını yapan en önemli sanıklardan Oğuz Kalelioğlu ile diğer sanık Cengiz Çetinkaya arasında tartışma yaşandı. Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Kalelioğlu, o dönem emrinde çalışan sanık emekli Albay Cengiz Çetinkaya'yı suçlayarak, 'BÇG ile irtibatlandırılmamın asıl sebebi Cengiz Çetinkaya'nın gerek tutuklanması gerekse başka korkulardan dolayı söylediği asılsız şeylerdir' ifadelerini kullandı. Bunun üzerine konuşmak için söz alan sanık emekli Albay Cengiz Çetinkaya, kendisini yalan beyanlarda bulunmakla suçlayan Kalelioğlu'na tepki gösterdi. Kendisini BÇG'de görevlendirenin Kalelioğlu olduğunu, bu iddiasına ilişkin şahitlerinin bulunduğunu kaydeden Çetinkaya, 'Neden beni görevlendirdiğinden kaçmak istiyor onu anlamadım' dedi. Çetinkaya'yı BÇG'de görevlendirmediği iddiasını tekrarlayan Kalelioğlu ise, 'Ben onu orada görevlendirmiş olsam kanunsuz bir iş yap mı dedim' diye konuştu.
04.12.2013 12:57 28 Şubat darbe sürecine ilişkin 5'i tutuklu 103 sanığın 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni cebren devirmeye, düşürmeye iştirak' suçundan müebbet hapis cezası talebiyle Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davanın 42. duruşması başladı.
Duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler ve tarafların avukatları katılıyor. Dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, bu duruşmaya da katılmadı.
Duruşmanın başında üye Hakim Süleyman Köksaldı, sanıkların yoklamasını aldı. Duruşmada daha sonra sanıkların savunmasının alınmasına geçildi.
SANIK FUAT BÜYÜKCİVELEK'İN SAVUNMASI
Duruşmada savunma yapmak için kürsüye ilk olarak tutuksuz sanık emekli Tümgeneral Fuat Büyükcivelek geldi. Türk Silahlı Kvvetleri'ne (TSK) 36 yıl hizmet ettikten sonra 2002'de emekli olduğunu belirten Büyükcivelek, görevini, emir ve kanunlara sadık kalarak yerine getirdiğini söyledi.
"Emeklilik hayatımı yaşarken birgün kapımın çalınıp, cumhuriyet savcısı karşısına çıkarılacağım aklımın ucundan bile geçmemişti" diyen Büyükcivelek, bugüne kadar ne karakolla, ne de polisle hiçbir işinin olmadığıını söyledi.
Kendisine sık sık "suçum ne?" sorusunu yönelttiğini ifade deen Büyükcivelek, "Suçum, o tarihte Genelkurmay Karargahında Merkez Daire Başkanı olmak. Ben başka bir neden bulamıyorum" dedi.
BÇG'nin çalışma alanının, Merkez Daire Başkanlığı'ndan farklı olduğunu anlatan Büyükcivelek, BÇG çalışmalarında kendisinin de personelinin de yer almadığını savundu.
Soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısının, 7 Nisan 1997'de Genelkurmay Karargahı'nda yapılan, "irtica konusunda alınacak tedbirler" konulu toplantıya katıldığı gerekçesiyle, kendisini tutuklama istemiyle mahkemeye sevk ettiğini anımsatan Büyükcivelek, "Özgürlük hakimi, adli kontrol kararıyla serbest bıraktı. Ben söz konusu toplantıya katılmadım. O dönemde yurt dışında görevliydim" dedi.
Askerlikte emir komutanın esas olduğunu ifade eden Büyükcivelek, şunları kaydetti: "Elbetteki amir tarafından verilen bir emrin sorgulanmaksızın yerine getirilmesi emri vardır. Toplantıya katılması yönünde emir alan bir astın sorgulaması değil uygulaması esastır. Genelkurmay Karargahında yapılan 4 Nisan 1997, 7 Nisan 1997, 2 Temmuz 1997 tarihli toplantıların hiç birine katılmadım. BÇG ile ilgili kurullarda da yer almadım. İlk amirim olan Yıldırım Türker'de savcılık ifadesinde ve mahkemede yaptığı savunmada BÇG'ye Genelkurmay Personel Başkanlığın'dan Hava Binbaşı Bahattin Çelik'i görevlendirdiğini ifade etmiş bulunmaktadır. Beraatımı talep ediyorum."
-"Bilgi aldık, fişleme yapmadık"-
Üye Hakim Hakan Oruç'un, "MİT'ten bazı bilgiler talep edilmiş. Bu, BÇG faaliyetleri kapsamında mı istendi?" sorusuna Büyükcivelek, "Ülke bütünlüğüne yönelik faaliyetleri değerlendirmek amacıyla, İstihbarata Karşı Koyma Dairesi olarak, MİT Müsteşarlığından bilgi talep ederiz. Çünkü bizim, iç istihbarata yönelik bir çalışmamız yok. Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı'nın iç istihbarat faaliyeti yok. Biz, bunu MİT'ten alırız" yanıtını verdi.
Oruç'un, "MİT'ten gelen bazı belgelerde, bazı kişiler hakkında bilgi toplandığının görüldüğünü" söylemesi üzerine Büyükcivelek, "MİT'ten aldığımız bütün bilgiler, istihbarat başkanlığınca bilgi için istenmiştir, fişleme anlamında değil. Bu BÇG faaliyeti olmadan da vardı, şimdi de var" dedi.
Müşteki avukatı Emrullah Beytar'ın, "Gölcük'te yapılan toplantıya katıldığınız gözüküyor ve asıl hükümetin düşürülme süreci buradan başlıyor. Araç olarak Milli Güvenlik Kurulu kullanılacaktı ancak sonuç alınamazsa ihtilal öngörülüyordu bu toplantıda. 'BÇG'de görev almadım' dediniz bu çelişkiyi nasıl giderirsiniz? " sorusunu Büyükcivelek, "İddianamede Gölcük toplantısında olduğum gibi birşey yok. İlgisi olmayan bir dairenin bu toplantıya katılması... Alakası yok" cevabını verdi.
-"Evrak imha yetkimiz yok"-
Müşteki avukatı Hüsnü Tuna'nın, "İstihbarat Başkanlığı adına bilgi topladığınızı söylediniz. Batı Eylem Planında yazılan faaliyetlerin bir çoğunda icra makamı olarak istihbarat başkanlığı var. Dolayısıyla sizin yaptığınız çalışma, bu eylem planı kapsamında yapılan bir çalışma değilmidir?" sorusuna, Büyükcivelek "Değildir" karşılığını verdi.
Sanık emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın, "Genelkurmay Başkanlığı'ndan yayımlanan her türlü belge nerede kaydedilir gönderilmeden önce? Giden evrakların mutlaka kaydının olması gerekir mi?" sorusu üzerine Büyükcivelek, "Karargah dışına giden bir evrak proje subaylarınca hazırlanır, ilgili başkanlığın kayıt defterine kaydedilir. Sonra Genel Evrak ve Kayıt Şubesindeki deftere kaydedilir ve makama biz göndeririz evrakı. Bizim dairenin, evrak imha etme gibi bir yetkisi yok" dedi. Büyükcivelek, evrak imhasının, talimatlar ve yönergelere göre yapıldığını söyledi.
Müşteki avukatı Emrullah Beytar'ın "Çalışma grupları ile ilgili evraklar sizin tarafınızdan mı kaydediliyordu? " sorusuna Büyükcivelek, "Evrakın üzerinde, Batı Çalışma Grubu, Doğu Çalışma Grubu böyle birşey olmaz. Ben hiçbir yerde BÇG evrakına rastlamadım" cevabını verdi.
Büyükcivelek, bazı müşteki avukatlarının sorularını ise yanıtsız bıraktı.
SANIK OĞUZ KALELİOĞLU RAHATSIZLIĞI NEDENİYLE SAVUNMASINI DAHA SONRA YAPMAK İSTEDİ
Büyükcivelek'in sorgusunun ardından söz alan sanık emekli Albay Oğuz Kalelioğlu'nun avukatı, müvekkilinin gözünden rahatsız olması nedeniyle savunmasını daha sonra yapmak istediğini söyledi.
SANIK METİN YAVUZ YALÇIN'IN SAVUNMASI
Duruşmada "Balyoz" Davasında 18 yıl hapis cezası alan, 28 Şubat Davası tutuksuz sanığı emekli Korgeneral Metin Yavuz Yalçın da savunma yaptı.
Türk Silahlı Kuvvetlerindeki (TSK) görevinden 2008'de emekli olduğunu belirten Yalçın, Balyoz Eylem Planı davasından 18 yıla mahkum edildiğini söyledi.
28 Şubat Soruşturması kapsamında, savcılıkça ifadeye çağırıldığında, emekli Orgeneral Çetin Doğan'a, "Sizi hadi neyse de bizi niye götürüyorlar" diye sorduğunu anlatan Yalçın, soruşturma kapsamında Cumhuriyet Savcısı Yıldırım Bayyurt'a ifade verdiğini kaydetti. Yalçın, kendsine yöneltilen soruların göreviyle alakasının bulunmadığını, iddianamede, delil olarak yer alan evrakların da gerçeği yansıtmadığını iddia etti.
Genelkurmay Eğtim ve Teşkilat Daire Başkanlığında görev yaptığını belirterek, dairenin çalışmaları hakkında bilgi veren Yalçın, Başkanlığın, silahlı kuvvetlerin eğitim kurumlarıyla ilgilendiğini, 8 yıllık eğitimle bir alakasının bulunmadığını savundu.
Genelkurmay Başkanlığından aldığı, "BÇG ile ilgisinin bulunmadığına" ilişkin belgeyi, mahkemeye sunan Yalçın, Genelkurmay Harekat Başkanlığında da görev aldığını, burada, denizlerdeki gemilerden, havadaki uçaklara kadar her şeyin takip edildiğini söyledi.
İddinamede, İran ile ilgili "Humeynicilik" iddialarının yer aldığını hatırlatan Yalçın, "Bunlar beni ilgilendirmeyen işler, ben profesyonel askerim" ifadesini kullandı.
Yalçın, "Profesyonel asker görev aldığı zaman onun adı plansa, mutlaka onun üst komutanlıktan aşağıya doğru planı yapılır. Böyle bir plan yok. Hem de 7 kişiye görev verilmiş. Kim yapacak, kimse sahip çıkmaz. BÇG'de görev almadım, alsam, aldım derim. Herhangi bir şeyden kaçmak, korkmak gibi bir amacım yok. Böyle yaşadım, böyle gidiyorum" dedi.
-"8 yıllık eğitimle ilgilenen daire yok"-
Üye Hakim Süleyman Köksaldı'nın, "Sincan'da yürüten tanklarla ilgili bilginiz var mıydı" sorusuna Yalçın, "Hayır, bizim planladığımız her şey, tatbikatlar kitabında vardır. Bu kitabın dışına kimse çıkamaz. Bu, Genelkurmay Başkanlığı onaylıdır. Bunun dışında da yüzlerce tatbikat var, diğer tatbikatlar bizi ilgilendirmiyor" yanıtını verdi.
Müşteki avukatı Emrullah Beytar'ın, "Güven Erkaya, BÇG'nin kuruluş amacını belirttikten sonra, 'BÇG'nin kara, hava, deniz ve jandarmadan personelle oluşturulmuş bir yapı olduğunu' söylüyor. Siz ise bu yapının askıda kaldığını söylediniz. İki söylemde çelişki var, bunu gidermek istermisiniz" sorusuna, Yalçın, "Çelişki yok" karşılığını verdi.
Avukat Cüneyt Toraman'ın, "Sanık, 8 yıllık eğitimin kendi dairesinin işi olmadığını söyledi, Genelkurmay'da böyle bir daire var mıydı" sorusuna Yalçın, "Böyle bir daire yok" cevabını verdi.
Müşteki avukatı Mehmet Şamil Şenalp'ın, "Sorguya gelirken, Çetin Doğan'a, 'Sizi hadi neyse de bizi niye götürüyorlar' dediğinizi söylediniz. Çetin Doğan'ın suçu neydi" sorusu üzerine Yalçın, "Çetin Doğan o dönemin harekat başkanı. Konunun içinde olmadığım nedeniyle soruyu sordum" dedi.
-"Evrak sahte"-
Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin'in, "Tansu Çiller hakkındaki Kampanya Kontrol Formu Belgesi'nin doğruluğunu diğer sanıklar kabul etti. Belgeye baktığınız zaman hiçbir imza yok. Andıç belgesi var, bazı basın mensuplarına yönelik eylem planı yer alıyor. Bu tür belgelerin imzasız ve kurallara aykırı olarak hazırlanmış olması mümkün değil mi" sorusuna Yalçın, "Ben profesyonel askerim, bu evrak sahte diye iddia ediyorum. Sahte çıktığında inşallah göreceksiniz Sayın Savcım" yanıtını verdi.
Yalçın, bazı müşteki avukatlarının sorularını ise yanıtsız bıraktı.
Yalçın'ın avukatı Şule Nazlıoğlu Erol da savunmasında, müşteki avukatlarının sorduğu soruların, "sanıkları hırpalamak" gibi bir amaç taşıdığını iddia etti.
Yargılama sırasında önlerine getirilen belglerin, soruşturma safhasında gösterilmedini ileri süren Erol, "Keşke soruşturma sırasında da silahların eşitliğine uyulup delillerin hepsi önümüze konulsaydı. Ben, cumhuriyet savcısına müşteki Tamer Tatar ile ilgili sorduğum bir sorunun cevabını zor aldım. Bu anlamıyla, savunma hakkımız da engellenmiştir" dedi.
Yakın zamanda bir bakanın, "Biz irticayı tehdit olmaktan yeni çıkardık" dediğini öne süren Erol, "Demek ki 2 yıla kadar tehditti hala. Bu konuyla ilgili bakanlıkların falan genelgeleri varken, neden sadece Genelkurmay'a bağlı askerlerin yargılandığını anlamakta zorlanıyorum. Her şeyi Genelkurmay'dan istediniz ve hepsi de geldi. Bu davanın beraatla sonuçlanacağına inanıyorum. Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonunun anayasal bir zemini yok. Bunların hazırladığı raporun, bu davada delil olarak kabul edilmesi gayet düşündücüdür" diye konuştu.
Duruşmaya öğle arası verildi.
SANIK OĞUZ KALELİOĞLU'NUN SAVUNMASI
Duruşmada, dönemin Genelkurmay Psikolojik Harekat Daire Başkanı emekli Albay Oğuz Kalelioğlu da savunma yaptı. Kalelioğlu, Kıbrıs harekatında Gazimağusa'nın savunmasını yaptığını, 10 bin kişinin hayatını kurtardığını, Güneydoğu Anadolu'da da bölücü terör örgütüne karşı görev aldığını söyledi.
Genelkurmay Psikolojik Harekat Dairesinin, Yunanistan'ın, bölücü terör örgütünü desteklemesine yönelik psikolojik harekat faaliyetlerinde bulunduğunu belirten Kalelioğlu, Batı Çalışma Grubu (BÇG) ile bir ilgilerinin olmadığını savundu.
Yaklaşık 18 ay tutuklu kaldığını ifade eden Kalelioğlu, rahatsızlığından dolayı kendisinin ve ailesinin perişan olduğunu kaydetti.
Genelkurmay Psikilojik Harekat Dairesinin 1995'te kurulduğunu anlatan Kalelioğlu, "Amerikalılar bana birlikte çalışmayı teklif etti. Ben bunu kabul etmedim. Ben vatanımın tozlu yollarına aşık bir insanım" dedi.
Genelkurmay Psikolojik Harekat Dairesinin görevinin, Yunanistan ve Rum kesimi ile bölücü terör örgütü PKK'ya karşı psikolojik harekat olduğunu ifade eden Kalelioğlu, psikolojik harekatın Türkiye içinde halka karşı uygulanamayacağını savundu.
Kalelioğlu, "Bizim yaptığımız bir talimatta özellikle kendi halkımıza psikolojik harekat uygulanamayacağını birinci madde olarak koyduk. Genelkurmay Psikolojik Harekat Dairesi, 28 Şubat ve irtica konusuyla ilgili hiçbir çalışmaya katılmamıştır" diye konuştu.
BÇG ile asılsız şekilde irtibatlandırıldıklarını iddia eden Kalelioğlu, proje subaylarının hiçbirine, BÇG'de görev almaları yönünde talimat vermediğini öne sürdü.
-"Din görevlisi gönderilmesini sağladık"-
Emekli olduktan sonra Diyanet İşleri Başkanlığında danışman olarak görev aldığını belirten Kalelioğlu, şunları kaydetti: "Burada görev almam, BÇG kapsamında ya da dini konularda yaptığım çalışmalardan dolayı değil. Hiç para almadan, tamamen gönüllülük esasına göre Diyanet İşleri Başkanlığının talebi üzerine görev aldım. Genelkurmay Başkanlığının emekli bir personeli, bir devlet kurumunda görevlendirmesi mümkün değildir. Diyanet İşleri Başkanlığı çalışmam için bir ücret sözleşmesi yapması gerektiğini söyledi ve 150 liralık temsili bir ücret konuldu. Kendi cebimden araç tutarak, Diyanet İşleri Başkanlığına gidip geldim. Allah korkusu olmadan iftira ediyorlar. OHAL bölgesinde 8 bin 500 din görevlisi boşluğu olduğu, PKK'nın 'Türk devleti dinsizdir' diye propaganda yaptığı, ölülerin bile kaldırılamadığı bilgisi gelmiştir. OHAL bölgesine 8 bin din görevlisi gönderilmesini sağladık. Diyanet İşleri personeliyle ilgili hiçbir çalışma yapmadım. Diyanet İşleri Başkanlığındaki irticayla mücadele konusundaki notlar da bana ait değildir. Kur'an kursları konusundaki görüşler de bana ait değildir."
Kalelioğlu, dönemin Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz'ın ve personel daire başkanının tanık olarak dinlenmesini talep etti.
-"DYP için adeta paralandım"-
Genelkurmay ikinci Başkanı Çevik Bir'in verdiği takdir belgelerinin, BÇG'deki çalışmalarından dolayı olmadığını savunan Kalelioğlu, Psikolojik Harekat Dairesinin başarılı çalışmaları nedeniyle takdire layık görüldüğünü söyledi.
Kalelioğlu, BÇG'nin faaliyet gösterdiği alana hiç gitmediğini, giriş kartı almadığını, BÇG telefon rehberinde de isminin bulunmadığını öne sürdü.
BÇG'nin psikolojik harekat planının, Psikolojik Harekat Dairesinde hazırlanmadığını savunan Kalelioğlu, emekli olduktan sonra 1997'den beri DYP'ye üye olduğunu, partisinin iktidarda kalması için "adeta paralandığını" kaydetti.
-Bahtiyar Aydın'ın şehit edilmesi-
Kalelioğlu, iddianamede, ikamet adresinde bulunduğu iddia edilen "suikaste kurban giden sivil ve askerlerin isim listeleri"yle ilgili ise şunları kaydetti:
"Lice'de şehit edilen Tuğgeneral Bahtiyar Aydın samimi arkadaşımdı. Şehit olunca, ailesini himayeme aldım. Şehidin oğlunun Kıbrıs vatandaşı olmasına, orada üniversite bitirmesine ve işe girmesine yardımcı oldum. Bir gün şehidin eşi ve oğlu yanıma geldi ellerinde Tuğgeneral Aydın'ın kendi askerlerince vurulduğuna yönelik haberler vardı. Bu haber onları Aydın'ın şehit olma haberinden daha çok üzmüştü. Kendilerini ikna etmek için konuşmalar yaptım. Sözlerimin doğruluğunu kanıtlamak için de bugüne kadar teröristler tarafından şehit edilen ve kaza sonucu şehit olan asker ve sivilleri bir kağıda yazdım. Yıkıcı, bölücü akımların, devletimize güven duygusunu sarsmak ve kafaları karıştırmak için devamlı böyle propagandalar yaptıklarını, çizdiğim şekille anlattım. Bu müsvetteyi atmıştım, evraklarımın arasında kalmış. Bunun gerçekliğe kavuşması için hem şehidin eşinin hem de oğlunun dinlenmesini istiyorum."
-"Bizler de suçsuz yere tutuklandık"-
Savunmasını tamamlayan Kalelioğlu'nun daha sonra sorgusuna geçildi.
Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin'in, "Biz soruşturma sırasında evde bulunan tüm belgeleri imzalatıyoruz. Size de imzalatıldı mı" sorusu üzerine Kalelioğlu, "Tek tek imzalamadım, genel bir evrak tutuldu. Birkaçını imzaladım" dedi.
Savcı Çetin'in, "Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın şehit edilmesine ilişkin yakın zamanda dava açıldı. O tarihte bu olayla ilgili yakın bir bilgi sahibi olarak mı açıklamaya gittiniz" sorusuna Kalelioğlu, "Benim konum psikolojik harekat ve halkla ilişkiler. Bir dış merkez, ülkeyi parçalamak için silahlı kuvvetlerini hedef alır ve onu karalamaya gider. Sayın Turgut Özal mezarı açıldı ne çıktı? Alparslan Türkeş, Adnan Kahveci, Muhsin Yazıcıoğlu... Bunların çoğu eceliyle vefat etti. Şimdi kafalar karma karışık edildi. Bu psikolojik harp yöntemidir. Bir kez orduya güven sarsıldığında o ordu da ülke de iflah olmaz" cevabını verdi.
Çetin'in, "Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili soruşturma derinleştiriliyor. Tutuklamalar var" demesi üzerine, Kalelioğlu "Bizler de tutuklandık suzçsuz yere, herkes tutuklanıyor" karşılığını verdi.
Savcı Çetin de "Tabii ki... Yani savunmanıza saygım var" dedi.
-"Bunlar yıkıcı propaganda"-
Bahtiyar Aydın'ın vurulması esnasında yanında bulunanlarla tek tek konuştuğunu belirten Kalelioğlu, "Askerleri,' gitmeyin komutanım vurulacaksınız' demesine rağmen, Aydın gidiyor ve vuruluyor. Kendi birliğinden atılan kurşunla şehit oldu diye hiç ipe sapa gelmez iddialar ortaya atılıyor. Bunlar tamamın yıkıcı propaganda" diye konuştu.
Müşteki avukatı Emrullah Beytar'ın,"Hükümeti yıkma çalışmaları bir psikolojik harekat mıydı" sorusuna Kalelioğlu, "Psikolojik harekat kendi vatandaşına yapılmaz, savaş zamanında sempatizan kazanmak için yapılır" cevabını verdi.
Müşteki avukatı Cüneyt Toraman'ın, "BÇG elamanlarına psikolojik harekat eğitimi verildi mi? Hükümet düştükten sonra irtica haberlerinin kesilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusuna Kalelioğlu, "Haberlerin kesildiğine inanmıyorum" yanıtını verdi.
Mahkeme, duruşmaya bir süre ara verdi.
KALELİOĞLU DİĞER SANIK ÇETİNKAYA'YI SUÇLADI
Kalelioğlu, irticayla ilgili hiçbir çalışma yapmadıklarını, psikolojik harekatı kendi vatandaşlarına uygulamadıklarını iddia etti. BÇG toplantılarının hiçbirinde isminin geçmediğini belirten Kalelioğlu, o dönem emrinde çalışan sanık emekli Albay Cengiz Çetinkaya’yı suçlayarak, “BÇG ile irtibatlandırılmamın asıl sebebi Cengiz Çetinkaya’nın gerek tutuklanması gerekse başka korkulardan dolayı söylediği asılsız şeylerdir” ifadelerini kullandı. Diyanet İşleri Başkanlığı’nda görev almasının BÇG faaliyetleriyle ilgili olmadığını iddia eden Kalelioğlu, şöyle devam etti: “Diyanet İşleri Başkanlığı’nda danışmanlık yapmamı Genelkurmay istemedi. Görevdeyken birçok konuda Diyanet’e yardımcı olmuştum. Emekli olduğumda dönemin Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, kendisine danışman olmam için ısrar etmiştir. Yılmaz ile şahsi dostluğumuz Psikolojik Harekat Daire Başkanlığı Dairesi’ni kurduktan sonra da devam etti. Diyanet’te görev almam, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın talebi üzerine hiçbir ücret almamak şartıyla tamamen gönüllülük esasıyla yapılmıştır. Kendi makam aracımı ve şoförümü kullandım. Basında Diyanet’in tüm imkanlarını kullandığım iddia edildi.” Sanık Oğuz Kalelioğlu ayrıca, Mehmet Nuri Yılmaz’ın dinlenmesini talep etti.
-“Hacca gitmek için benden yardım istediler”-
Diyanet’teyken herhangi bir illegal çalışmada bulunmadığını savunan Kalelioğlu, “Diyanet personeline Türkiye’nin jeopolitik önemini, Atatürk ilke ve inkılaplarını, Kurtuluş savaşında başta Rıfat Börekçi olmak üzere din adamlarının fedakarlıklarını anlatırdım. Hacca giden milletvekili listesi evimden çıkıldı deniliyor. Ben de milletvekilleriyle hacdaydım. Eyüp Aşık’la fotoğraflarımız var. Bu niye suç oluyor anlamadım” dedi. Emekli Albay Kalelioğlu, evinde ele geçirilen “Sayın Komutanım” şeklindeki notlar için de “Diyanet İşleri Başkanlığı’nda danışman olduğumu öğrenen eski komutanlarım beni tebrik ederek, Diyanet’te ne tür çalışmalar yaptığımı öğrenmek istiyorlardı. Ayrıca hacca gitmek için nasıl müracaat edecekleri konusunda benden yardım istiyorlardı” savunmasında bulundu.
-“Ailesini teskin için suikast belgesini hazırladım!”-
Sanık Kalelioğlu, evinde bulunan ‘Suikasta kurban gidenler’ belgesi için ise “Lice’de şehit düşen Bahtiyar Aydın’ın yakın arkadaşı olduğunu, olaydan sonra ailesini himayesine aldığını, Aydın’ın PKK tarafından değil, kendi askerince vurulduğu iddiaları üzerine ailesini teskin etmek için suikastı araştırdığını, Aydın’ın PKK’lı teröristlerce şehit edildiği bilgisine ulaştığını, söz konusu belgelerin de bu sebeple evinden çıktığını” öne sürdü.
SANIK ÇETİNKAYA, AMİRİ KALELİOĞLU’NA SERT ÇIKTI
Söz alan sanık emekli Albay Cengiz Çetinkaya, kendisini yalan beyanlarda bulunmakla suçlayan Kalelioğlu’na tepki gösterdi. Kendisini BÇG’de görevlendirenin Kalelioğlu olduğunu, bu iddiasına ilişkin şahitlerinin bulunduğunu kaydeden Çetinkaya, “Neden beni görevlendirdiğinden kaçmak istiyor onu anlamadım” dedi.
Çetinkaya’yı BÇG’de görevlendirmediği iddiasını tekrarlayan Kalelioğlu, “Ben onu orada görevlendirmiş olsam kanunsuz bir iş yap mı dedim” değerlendirmesini yaptı.
Kalelioğlu, “Yeni kurulan Genelkurmay Psikolojik Hareket Daire Başkanlığı’nın görevleri o kadar yoğundu ki başka görev verilmedi. Psikolojik harekât kendi halkımıza uygulanmaz. Bunu yönetmeliğin birinci maddesine koyduk. 28 Şubat ile ilgili hiçbir çalışma yapmadık. Hiçbir personele BÇG ile ilgili bir emir vermedim. BÇG toplantılarına katılmadık. BÇG ile asılsız şekilde irtibatlandırmamın asıl sebebi Çengiz Çetinkaya’nın gerek tutuklanma gerekse başka korkulardan dolayı söylediği asılsız şeylerdir. Psikolojik Hareket Dairesi Başkanlığı’na hiçbir emir verilmediğini Harekât Daire Başkanı Çetin Doğan da söylemiştir. Şahsıma verilen takdir ve madalyaların BÇG ile alakası yoktur. BÇG’nin faaliyet yaptığı alana hiç gitmedim. Giriş kartı almadım.” dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nda görev yaptığını da hatırlatan Kalelioğlu savunmasına şu şekilde devam etti: "Diyanet İşleri Başkanlığı’nın talebi üzerine hiçbir ücret almama şartı ile tamamen gönüllük esası ile çalıştım. Bu 28 Şubat dönemine denk geldiği için kafalarda karışıklık yaşandı. YAŞ’ta kadrosuzluktan emekli olunca Diyanet İşleri Başkanlığı’nda çalıştım. Sözleşme yapılabilmesi için 150 bin liralık sembolik bir rakam belirtildi. Diyanet OHAL bölgesindeki eksikleri gideremiyordu. Psikolojik Harp Dairesi olarak bu eksikleri giderebilmek için neler yapılması gerektiğini araştırdık. Yaklaşık 8 bin 500 din görevlisi eksiği vardı. Yaptığımız araştırmalar sonucu eksik olan din görevlilerinin yerine PKK terör örgütü kendi imamlarını görevlendirdiği ve propaganda yaptığını tespit ettik. Diyanet İşleri Başkanlığı’nda çalıştığım zaman BÇG ile ilgili hiçbir çalışma yapmadım.”
Hâkim Hakan Oruç’un “Genelkurmay Psikolojik Başkanlığı’nın kendi halkına psikolojik harekât uygulamayacağını söylediniz. BÇG’de Psikolojik Harekât Dairesi Başkanlığı’nın görevlendirilmesi var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna ise Kalelioğlu, “Bunlar kâğıt üzerinde planlandı, ama daha sonra yoğun görevlerden dolayı çıkarıldık.” şeklinde cevap verdi.
Kalelioğlu'nun savunması bu şekilde tamamlandı.
-Çetin Doğan'ın avukatı dilekçe verdi-
Sanık emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın avukatı Hüseyin Ersöz, mahkemeye sunduğu dilekçede, 28 Şubat 1997'de Milli Güvenlik Kurulu'na yapılan sunum ile Refah Partisi'nin kapatılması konulu 1 Şubat 1997 tarihli değerlendirmenin, MİT Müsteşarlığı'ndan istenmesini talep etti.
Dilekçede, ayrıca bilgi istenmesi talep edilen konular ve kurumlar şöyle:
"-Başbakanlık'tan; dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın 18 Mayıs 1997 tarihli talimatı ile kurulan 'Sürekli İzleme Kurulu' ve 'Sürekli İzleme Komisyonu'nun teşkilat şemaları ile kuruluş ve çalışma usullerine ilişkin talimat, 13 Mart 1997 tarihli Bakanlar Kurulu toplantı tutanağı ile bir gazetede yayımlanan 2004 tarihli MGK toplantısı ve sonrasında Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu tarafından takip edilen eylem planına ilişkin evrak,
-Anayasa Mahkemesi'nden; Refah Partisi'nin kapatılması davasında, Genel Başkan Erbakan tarafından yapılan savunmaya ilişkin evrak,
-Genelkurmay Başkanlığı'ndan; müşteki Tamer Tatar tarafından teslim edilen CD'nin, TSK envanterine giriş tarihi ile son olarak kimin kullanımına tahsis edildiği ve CD içinde yer alan dokümanların herhangi bir emre istinaden mi kaydedildiğine ilişkin bilgi."
DURUŞMA SONA ERDİ
Duruşma sonunda ara karar alan mahkeme, emekli Albay Oğuz Kalelioğlu, emekli Tümgeneral Fuat Büyükcivelek ile emekli Korgeneral Metin Yavuz Yalçın'ın duruşmalardan vareste tutulmasını kararlaştırdı.
Duruşmaya yarın saat 10.00'da devam edilecek.
(04 Aralık 2013, 12:57)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Darbe kaydına tekzip talebi
Darbe kaydına suç duyurusu
28 Şubat davasında mahkeme heyeti ile ilgili tartışmalar
28 Şubat´a Balyoz etkisi
28 Şubat davası duruşmaları
Flaş!!! 28 Şubat davası açıldı
28 Şubat soruşturması manşetlerimiz
28 Şubat süreci manşetlerimiz
28 Şubat iddianamesinde arama yap