KONTRGERİLLA VAR MI?
KlasikİlkBölümDelilleri | AksiyonDergisi,4Mart2007 | BülentOrakoğluRöpörtajı,Y.Şafak,18Haziran2007 | AliBayramoğlu,Y.Şafak,20Haziran2007 | ErgenekonTüzüğü,Radikal,5Nisan2008 | İbrahimKaragül,Türkiye'ninNeresindeSilahDepolarıYapıldı?,Y.Şafak,8Nisan2008 | ErgunBabahan,TetikçilerVeDestekçileri,Sabah,9Nisan2008 | BülentOrakoğluRöpörtajı,27Mayıs'ınArefesiGibi,CafeSiyaset,9Nisan2008 | İsmetBerkan,Ergenekon'unYakınTarihiYazıDizisi,Radikal,4-11Nisan2008 | Ergenekon'daVeliKüçük'tenbüyük7kişivar,Sabah,22Nisan2008 | A'danZ'yeErgenekon,Milliyet,24Mart2008 | ErgenekonİddianamesiTamamlanmakUzere,Sabah,6haziran2008 | ErgenekonİddianamesiKabulEdildi!-TAMAMI,25temmuz2008 | ErgenekonİddianamesindeKontrgerilla,27temmuz2008 | GladioyuÇökertenSavcıdanTavsiyeler,3temmuz2008 |
Ecevit'in,ÖzelHarp'inSivilUzantısındanDuyduğKorku,10ocak2010
GENÇ SUBAYLAR PEK FAZLA RAHATSIZ DEĞİL YENİ ŞAFAK GAZETESİ, 18 HAZİRAN
2007
Mehmet Gündem
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi eski Başkanı Bülent Orakoğlu,
“Genç subaylar rahatsız değil, rahatsız olanlar dış güçler, içteki uzantıları ve
hiyerarşik yapıda bir yerlere gelememiş bazı askerler” diyor.
Söz yetmez icraat lazım
Eski istihbaratçı Bülent Orakoğlu, bir siyasi parti genel başkanıyla Ankara
Armada'da yaptığı bir konuşmayı gündeme getirdi. Siyasi lider, Orakoğlu'na,
kimlerle beraber hareket ettiklerini, amaçlarının hükümeti devirmek olduğunu ve
yakın bir zamanda darbe olacağını anlatıyor ve seni de aramazda görmek isteriz,
deyip konuyu devletten yer beğene kadar getiriyor.
Orakoğlu medyanın ısrarlarına rağmen vermiyor darbeci siyasi lideri.
İyi yapıyor ve söylemiyor.
Söylememeli, çünkü o lider tek değil bu tür sapkın düşüncelerinde. Bugün
demokrasiye, Meclis'e, milletin iradesine ihanet eden o kadar çok siyasi parti,
lider var ki, hepsinin sorgulanmaya, ciddi bir demokrasi sınavından geçmeye
ihtiyacı var.
Kitleler “kim o demokrasi düşmanı” nazarıyla baktığında çevrelerinde o kadar çok
düşman görecek ki… Demokratların tek gücü var, çeteleşmek, yakmak, yıkmak,
öldürmek değil, birleşmek ve demokrasi hırsızlarının suçüstü olmasını
sağlamaktır.
Orakoğlu, o ismi açıklamadığı müddetçe halk rahat edecektir, çünkü bütün siyasi
partiler şaibe altında kalacaklar. Bu şaibeden kurtulmanın tek yolu da fiili
olarak demokrasiye sadakati göstermekten geçer, söz yetmez, icraat lazım.
Orakoğlu, bu anlamda bir fırsat sundu topluma.
Sahici demokratlar ile darbecileri ayırt etme fırsatı.
Şimdi söz milletin…
Fırsatçılara fırsat vermeme zamanı.
Gelin darbecilerin fotoğraflarını çekip her yere asalım da bir daha sokağa
çıkamasınlar.
Yeni yayınlanan “Ankara'da Gölge Oyunları” kitabınızda; “Kırk yılı aşkın bir
süredir sanki kontrollü, düşük yoğunlukta bir iç savaş yaşanıyor” diyorsunuz.
Türkiye'de neler oluyor?
Türkiye'de iç huzur ve istikrarın bozularak kaos ortamının yaratılması ve darbe
şartlarına zemin hazırlanması hedefleniyor. Bu maksatla her darbe öncesinde
gördüğümüz tabloları şimdi de görüyoruz.
Kim planlıyor bu çatışma ortamını?
Bu işlerin arkasında dış güçlerin ve Türkiye'deki uzantılarının olduğu çok açık…
Şimdi yaşanan durumun merkezinde ne var, seçimler mi?
Türkiye NATO sonrası birtakım nizamnameleri bazı ülkelerden almış ve Özel Harp
Dairesi gibi bazı özel birimlerin kurulması sağlanmış. Özel Harp Dairesi'ni
kuran Kemal Yamak Paşa birimi savunmak için yazdığı kitapta, “biz bu nizamnameyi
Amerikalılardan aldık” diyor ve yanlış anladıklarını da itiraf ediyor. Yanlış
çeviriler yapmış Türkiye, insan haklarıyla, demokrasiyle bağdaşmayan ifadeler
var.
Onların özel birimleri dışa, bizim özel birimler içe dönük mü çalışıyorlar?
Tercüme yanlışı dediğim şey bu. Amerika bunu işgal ettiği ülkelerde,
Afganistan'da Irak'ta uyguluyor, biz ise bunu kendi halkımıza uyguladık. Devleti
koruyorum diye, halkı tehdit gören bir anlayış…
İÇİ DÜŞMAN GÖREN BİR ALGILAMA VAR
O halde yaşadığımız kaoslarda, ihtilallerde, muhtıralarda Amerika'nın dışa dönük
stratejilerinin etkisi büyük…
Örneğin, Erbakan G-8'in alternatifi olarak D-8'i kurduğu için 28 Şubat
müdahalesi oldu. Sadece Erbakan değil, D-8 oluşumu içindeki bütün liderler aynı
tarihlerde ülkelerinde iktidardan uzaklaştırıldılar. BOP'un ne olduğunu dahi tam
bilmiyoruz. Bunlar 50 yıl sonrasını da düşünen planlar… Özel Kuvvetler
Komutanlığı ve Toplumla İlişkiler Başkanlığı da bizde yanlış tercüme edilen
birimlerdendir. Bunlar Genelkurmay'ın içindedir. 80 ihtilali öncesinde bütün
eylemlerinin arkasında kontrgerillayı aramıştık. Nedir bu dendiği zaman Ecevit
ve İçişleri Bakanı, kontrgerillayı Özel Harp Dairesi'nin resmi veya sivil
unsurları diye tanımlamıştı. Bunlar soğuk savaş konseptine göre yetiştirilmiş,
her türlü bombalama, öldürme yeteneğine sahiptirler.
Barış zamanında ne yapıyor bu birimler?
Özel kuvvetler içindeki bu sivil unsurların çok disipline altında olmadıklarını
düşünüyorum.
Şu anda?
Evet şu anda da disipline edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Batı Çalışma Grubu'nun faaliyetleri sürüyor mu?
Ediyor.
Peki bu disiplinli mi disiplinsiz mi?
Daha hukuki çerçevede devam ediyor. Toplum İlişkiler Başkanlığı 28 Şubat'ta bu
birimi iyi çalıştırmıştı. Biliyoruz ki, -dost ve müttefik ülkelerde dahil olmak
üzere- birçok ülke Türkiye'ye ciddi anlamda uzun-kısa-orta vadeli psikolojik
harekat uyguluyor. Unutmayın ki 28 Şubat topyekun psikolojik harekattır ve Türk
milletine karşı yapılmıştır. Siz o birimlerinizle Türkiye'de insanların dini
inançlarını iç tehdit olarak kabul ettiniz. Demirel 28 Şubat darbesinin
gerçekleştirilmesinde motor görevini yaptı. Türkiye'nin darbelerle anılan bir
ülke olmasında Yön hareketinin etkisi büyüktür. Şimdi de bu misyonu Kızılelma
koalisyonu üstlendi. Genç subaylar sendromu ve 27 Mayıs İhtilali de bunların
ürünüdür.
Genç subaylar sendromu da psikolojik harekatın sonucu mu?
27 Mayıs'tan itibaren TSK'nın üst kademesinin aşağıdan yönlendirilmesi ve
hiyerarşik yapının bozulması çabaları var. Bu hâlâ uygulanıyor ama komuta
kademesini ihtilale götürecek kadar bir durum yok. Yani rahatsız olan genç
subaylar değil, dış güçler, onların içteki uzantıları ve hiyerarşik yapı içinde
istediği yere gelemeyen bazı askerler.
HEDEF HÜKÜMETİ DÜŞÜRMEK
Siz, hükümeti düşürmek amacıyla oluşturulmuş 25 ayrı birim var diyorsunuz.
Birim dememden rahatsız oluyorlar ama Danıştay saldırısı, Atabeyler ve Küre
operasyonu incelendiğinde hepsi aynı adrese çıkıyor. Burada kritik bir nokta
var, TSK'da kime sorsanız Özel Kuvvetler Komutanlığı ordunun göz bebeğidir.
Ancak burada bir askeri personel var, bir de eğitilmiş sivil unsurlar…
Nerede o sivil harpçiler?
Bu konuda Ecevit'le Yamak Paşa arasında gerilim yaşandığında, “Sayın genel
başkan önce CHP'ye baksın, kaç tane milletvekili var Özel Harp'te çalışan” diyor
paşa. Toplumun her kesiminde var onlar. Bu 25 birim kurumsal yapı değil,
çeteleşmeler şeklindedir.
25 birim birbiriyle ilintili mi?
Devlet içinde hukuki yapısı olmayan ama devlet yet-kilerini kullanan bir yapı
üretiyor bunları. Demirel derin devlet diyor, Ecevit kontrgerilla. Herkes kendi
zarar gördüğü yerden olaya bakıyor. Aslında bir derin devlet falan yok.
Çeteleşmiş yapılar var. Bunlardan birinin Ergenekon olduğu söyleniyor. Bunlar
devlette üst düzey yetkileri olan birtakım insanlarla irtibatlı. Argümanları da,
vatan, millet, bayrak sevgisi gibi ulvi değerler.
ÖZKÖK DÖNEMİNDE SORUN ASKERİN KENDİ İÇİNDEYDİ
Genç subaylar rahatsızlığını Özkök Paşa döneminde de dillendirdi. Büyükanıt
gelince ne değişti ki 27 Nisan muhtırası oldu?
Özkök döneminde de sorunlar yaşandı ama esas sorun askerin kendi içindeydi.
Nokta dergisinin ortaya çıkarttığı iki büyük darbe girişimini hatırlayın. Onlar
ve kimi çeteleşmeler hep hükümeti yıkmaya dönüktür. Kurulan 25 birimin tümü
mafya tabir edilen çetelerle ilişkili. Bu bir konsepttir.
Neyin konsepti?
28 Şubat sürecinin 2007 versiyonu lazımdı ve bir takım ulusalcı-kuvvacı
dernekler mantar gibi türedi. Hepsinin içinde emekli asker var ve bunlar sivil
toplum olarak lanse edildi. Türkiye'nin zor günler yaşadığı, yeni bir kurtuluş
savaşına ihtiyaç olduğu propagandaları yapıldı. Eğer 2004 yılındaki zihniyet
2007 yılında da TSK içinde devam ediyorsa işimiz zor.
Devam ediyor mu?
Devam ediyor ama birliktelik olarak devam etmiyor.
ABD'nin darbe istediğini ancak Büyükanıt'ın 27 Nisan'da muhtıraya indirgediğini
iddia ettiniz…
Bütün ihtilallerin arkasında, Türkiye'nin ABD'nin hem iç, hem dış politikada
yörüngesi dışına çıkma korkusu var.
AK Parti ABD'nin yörüngesine girdi de çıkıyor mu şimdi?
ABD'nin stratejisi hep menfaat üzerine kuruludur. ABD'yle bir siyasi parti bir
süre yan yana gelebilir, ama ufak bir güvensizlikte başka alternatifler ararlar.
27 Nisan muhtırası verildi, Amerika muhtıraya 13 gün sessiz kaldı. Fakat yine de
ABD'yle Genelkurmay Başkanlığı arasında bir sıkıntı var.
Gül'ün cumhurbaşkanı olamamasında bunun da payı olabilir mi?
RP'ye kapatma davası açtığında yardımcım Hanefi Avcı'yı Vural Savaş'a gönderdim;
“Ben davayla darbeyi engelliyorum” demiş Savaş.
BÜYÜKANIT DA BİLİNÇLİ HAREKET ETTİ
Anayasa Mahkemesi'nin 367 şartı da bir darbe engelleme çabası mıydı?
Burada anayasal organlar kullanılarak Türkiye sıkıntıya giriyor denilerek
hukuktan sapılmıştır. Hilmi Özkök devrinde demokraside zaaf olmadı. Büyükanıt
geldiğinde de umutluydum, çünkü istihbarattan geliyordu, daha bilinçli hareket
etme imkanı vardı. Yine de bilinçli hareket ettiğine inanıyorum. Büyük
sıkıntılara rağmen darbeyi muhtıraya indirgedi.
ABD darbe olmasa da muhtıraya razı mı?
Yeni beklentiler mümkün. Mitingler, çeteleşmiş odaklar, terör hepsi hükümeti
istikrarsızlaştırmak için. Bu hükümet -ekonomi de iyi oysa- terör konusunda
başarısızdır imajı yaratılmak isteniyor. PKK birden hortladı ve daha etkin
eylemler yapmaya başladı. Şehit cenazelerinde hükümete karşı atılan sloganlar
bir merkezden organize ediliyor, orada provokatörler var…
Bazı çevreler terörün tırmanışında askerin de etkisi olduğunu ima ediyorlar…
Böyle bir şey yok elbette, ama şu var; bazen kurumsallık dışına çıkan cuntaların
yapmak istedikleriyle, dış güçlerin yapmak istedikleri birleşiyor. Türkiye bir
Kürt-Türk çatışmasına götürülüyor. Devlet kurumları arasına nifak tohumları
sokuluyor şehit cenazelerinde.
Darbe isteyen sivil cuntacılar her yerde var
“Darbe geliyor, ben de başbakan olacağım. Sana da bir şeyler düşünelim” diyen
siyasi lideri ciddiye aldınız mı?
Hayır, ama ben bunu Türkiye'de var olan o çarpık zihniyetin bir kere daha
sorgulanması için gündeme getirdim, adını vermedim ki bu tür faaliyetler içine
giren siyasi partiler kendilerine çeki düzen versinler, oyuna gelmesinler.
Konuyu ortaya atıp ismi meçhul bırakmayı bir strateji olarak mı sürdürüyorsunuz?
Gerektiğinde söylerim ama söylememeyi tercih ediyorum. Çünkü bir tek o değil bu
tür hesaplar yapanlar, bu gözle bütün partilere bakmak lazım, kimler giriyor,
kimler çıkıyor, ne tür tavır ve söylem değişiklikleri var… Yani demokrasiye ne
kadar sadakat içindeler..
Nedir o liderin adresi?
Milliyetçi-muhafazakar vurguları da olan yeni ulusalcılık… Küçük ve etkisiz bir
parti. Aslına bakarsanız o şahısla görüşme isteği ilk benden geldi. Bu tür
faaliyetler içinde olduğunu bildiğim için olayı tespit etmek istedim. O da toy
bir siyasetçi gibi anlattı bunları.
Görevli mi gittiniz?
Resmi görev değil…
Bu bilgiyi devletin ilgili birimleriyle paylaştınız mı?
Gereğini yaptım…
Bir gün açıklamanız gerektiğinde ya reddederse…
Güçlü delillerim var…
MSGB hükümete provokasyonla imzalatıldı
Güvenlik siyasetinin oluşmasında asker ne kadar etkili?
Bunlar Milli Güvenlik Siyaset Belgesi türü belgelerle belirleniyor. Bunlara
siyasette imza attı ama oluşmasında irade askerindir. Asker çalışır, yazar ve
siyasetin önüne getirir. Ama bu hükümet AB uyum yasalarını hazırlarken büyük
sıkıntılar oldu, MGSB'nin iç ve dış tehdit anlayışına müdahale etmek istedi.
Edebildi mi?
Bir generalin ağzından cevap vereyim; Tanrıverdi Paşa dedi ki; MGSB ilk defa
askerlerle siyasiler arasında müzakere edildi, karara bağlandı ama bakanlar
kurulu imzalamadı. Çünkü iç tehdit algılaması değişmemişti. Paşa; “Hükümete
birtakım provokasyonlarla imzalatıldı” dedi. Hükümet 6-7 ay sonra imzaladı.
Mehmet Ağar, muhtıradan haberim olsaydı oylamaya katılırdım dedi. Mumcu'nun da
muhtırayı bildiğini ima eden açıklamaları oldu. O akşam ne oldu da siyaset
kilitlendi?
28 Şubat'tan 27 Nisan'a gelen sürece bakarsak, sanki Türkiye'de askeri vesayetin
güçlendirilmesiyle ilgili bir master plan uygulanıyor. Komuta kademesinin de,
siyasetin de önündeki manevra alanı daraltılıyor. Bunu planlayanlar iktidarın
anti demokratik bir şekilde uzaklaştırılmasını bekliyorlar. Fakat Genelkurmay'ın
üst kademesi böyle bir şeyi istiyor gözükmüyor.
Alan daralması askeri bir yanlışa iter mi?
Mumcu'nun danışmanlını da yapan Hüseyin Kocabıyık dedi ki; hem Mumcu hem de Ağar
Türkiye'de fiili bir darbe olacağını biliyorlardı, bu yüzden oylamaya
girmediler. Ağar'ın iki milletvekiliyle görüştüm, “kesinlikle girecektik. Ne
olduysa o gece oldu ve Ağar fikir değiştirdi, telefonlarını kapattı” dediler.
TSK adına hareket ettiklerini söyleyen “sivil cuntacılar” var, bu tür durumlarda
devreye girerler.
Biz bunları tanıyor muyuz?
Bunlar her parti içinde vardır, partiyle TSK arasında bağlantı kuran, ilişkileri
yürüten kişi olarak lanse ederler kendilerini.
ANAP Genel Merkezi'nin çevresinde tanklar gözüktü mü o günlerde?
Erkan Mumcu'ya bir arkadaşımla not gönderdim; “bunu ver, oylamaya kesinlikle
katılsın” dedim. Çiller döneminde de darbe olacak mı diye sık soruyorlardı bana.
Meral Akşener'e, eğer bu ülkede fiili bir darbe olacaksa 72 saat önceden haber
alırız demiştim. Bugün de aşağı yukarı böyledir. (Yenişafak)
KlasikİlkBölümDelilleri | AksiyonDergisi,4Mart2007 | BülentOrakoğluRöpörtajı,Y.Şafak,18Haziran2007 | AliBayramoğlu,Y.Şafak,20Haziran2007 | ErgenekonTüzüğü,Radikal,5Nisan2008 | İbrahimKaragül,Türkiye'ninNeresindeSilahDepolarıYapıldı?,Y.Şafak,8Nisan2008 | ErgunBabahan,TetikçilerVeDestekçileri,Sabah,9Nisan2008 | BülentOrakoğluRöpörtajı,27Mayıs'ınArefesiGibi,CafeSiyaset,9Nisan2008 | İsmetBerkan,Ergenekon'unYakınTarihiYazıDizisi,Radikal,4-11Nisan2008 | Ergenekon'daVeliKüçük'tenbüyük7kişivar,Sabah,22Nisan2008 | A'danZ'yeErgenekon,Milliyet,24Mart2008 | ErgenekonİddianamesiTamamlanmakUzere,Sabah,6haziran2008 | ErgenekonİddianamesiKabulEdildi!-TAMAMI,25temmuz2008 | ErgenekonİddianamesindeKontrgerilla,27temmuz2008 | GladioyuÇökertenSavcıdanTavsiyeler,3temmuz2008 |
Ecevit'in,ÖzelHarp'inSivilUzantısındanDuyduğKorku,10ocak2010
|